Kemer kimin boğazını sıkacak
Biz iktisatçılar bazı verileri yorumluyoruz ama bu verilerin toplumda karşılığı yeterince anlaşılıyor mu; bilemiyorum.
Mesela son günlerin moda kavramı "Kemer Sıkma Politikası".
Bir taraftan faiz artışı, diğer taraftan kamu harcamalarının disiplin altına alınışı ve nihayetinde paraya erişimin sınırlanması.
Kemer sıkılacak ki, iç talep düşsün. Yani bu ne demektir Ya da iç talep düşünce ne oluyor Elbette bir kısım insan işini kaybediyor.
Bakın faizler henüz eksi seviyede ama yine de son 2 ay içerisinde (ekim-kasım) yaklaşık 200 bin kişi şimdiden işini kaybetti.
Henüz yüzde 40 ve yüzde 42,5 faiz etkisini görmedik. Muhtemeldir ki faiz artışları ile beraber işini kaybedeceklerin sayıları da artacaktır. Bu kaçınılmaz bir sondur.
Şimdi diyebilirsiniz ki, o vakit faiz artırmayalım; buna ne gerek var. Lakin burada ana mesele faizi artırıp artırmamak değildir. Burada ana mesele tüketimin gelire orantılı işlemesidir. Yani size çok ucuz kredi verdiklerinde sizin olamayan geliri kredi şeklinde kullanarak tüketmiş oluyorsunuz.
Yeni sistem "gelirin kadar tüket" diyor. Atalarımız bunu "Ayağını yorganına göre uzat" şeklinde tanımlıyordu.
Yeni politika aslında tam da bunu ifade ediyor. Faiz artırmaz ve senin olmayan geliri tüketmeye devam edersen 'elin kapısında para dilenir' durumuna düşersin.
Nitekim Türkiye seçim öncesi ekonomi politikası ile adeta Milli Egemenlik sorunu yaşar duruma gelmişti.
Hatadan dönüldü, çok şükür. Lakin o geçmiş iki yılın faturası da ödenecek. Durum zor.
Üstelik R.T. Erdoğan gibi bir riskimiz var. Ne zaman ne yapacağını kestiremediğimiz bir risk. Piyasa her riski fiyatlandırdığına göre bu riski de faiz olarak ödemek zorundayız.
Şimdi iki durumu birleştirelim.
Altta grafikte ülkemizin tüketim malı ithalatı yer alıyor. Görüleceği üzere henüz tüketim malı ithalatı düşmüyor. Yıllık bazda artış Aralık ayında da devam etti.
Burada durum şudur: Henüz kemer sıkma politikası dış ticarette istediğimiz sonucu vermiyor. İç piyasada işten çıkmalar başladı ama dış piyasada tüketim lalı talebimiz kesilmedi.
Bu acı bir durumdur. İçeride talep kesiliyor ve işten çıkarmalar başlıyor ama asıl istenen sonuç olarak dış talep kesilmiyor. Buradaki dış talepten kastımız yabancı ürünlere bizim talebimizdir.
Çok acı bir gerçek.
Gelir dağılımı bozukluğunun bir göstergesi aslında. Biri açlıktan kıvranıyor diğeri hala yabancı mal talebini bile kısmamış.
Mehmet Şimşek'in çare bulması gereken yer bence tam burası.