Futbolun İstanbul ayağı ve Bodrum'un nüfusu

Süper Lig'de 20 futbol takımı bulunuyor.

Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Kasımpaşa,Başakşehir, Karagümrük, Pendikspor ve İstanbulspor olarak tam 8 takım İstanbul'dan.

Futbol'da şu özeti verelim: Eskiye oranla statlarımız çok güzel ama içinde oynayan oyuncuların çoğu bizden değil. Hatta sahadaki 11 oyuncunun genellikle 3'ü bizden.

Bizden olanların da genellikle çoğu bizden yetişme değil, önemli kısmı Avrupa'ya giden gurbetçilerimizin o ülkelerde yetiştirdiği gençlerden.

Çok merak ediyorum: Futbol'da şu an Türkiye'den yetişmiş kaç oyuncu kaç dakika sahalarda yer alıyor

Gelelim Bodrum ilçesinin nüfusuna. Normalde 180 bin nüfusu olan ilçenin yaz aylarında nüfusu 1-2 milyona kadar çıkıyor. Bodrum'u sadece örnek olarak verdik; çünkü anlatacağımız konunun simgesi olabilir.

Ülkemizde kamplaşma sadece siyasi görüş alanında yaşanmıyor. Futbol örneğinde verdiğimiz gibi bir başka kamplaşma daha var. Veya zengin-fakir kamplaşması da...

Bir tarafta 2-3 lira daha ucuz diye ekmek kuyruğunda saatlerce sıra bekleyenler ile diğer sokakta lüks araç için sıra bekleyenler bizim ülkemizin vatandaşları. Asıl kamplaşma da zaten buradan geliyor.

Fakirliğin cehalet getirdiği bir toplumsal yapıda hızla ilerlerken, çözüm olarak kamplaşmayı azaltmak yerine üstüne üstüne daha da derinleştirmeye çalışıyoruz.

Felaket bir durum.

Mayıs seçimlerinden sonra Türk siyasi hayatı yeni bir değişim sürecine girdi. Bunu muhalefetin de iktidarın da anladığını sanmıyorum.

AK Parti zaten yüzde 35'lere düşen oy oranında hızla erimeye devam ediyor. Muhtemelen bu erime yüzde 30'ların da altına gelmiş durumda. CHP ise zaten bitikleri oynayan parti olarak seçmenlerini feci şekilde ezdi geçti. Oradaki oy oranlarının da yüzde 20'ler sınırına düştüğü anlaşılıyor.

Ya İYİ Parti... Onların kurumsal yapıları çoktan çöktü. Bir zamanlar yüzde 17-18'ler konuşulurken şimdilerde yüzde 7-8'lerde kalmaları büyük başarı.

DEVA, Saadet ve Gelecek Partileri ise milletvekilliği seçimlerine CHP amblemi ile girdiklerinde kendilerini imha ettiler. Toplamları yüzde 1'i geçer mi acaba.

Peki bu erimeler nereye gidiyor

Tek cevap vereyim: Radikallere...

29 Büyük Buhran sonrası Avrupa'da seçmen Hitlere, Mussolini'ye, Franco'ya gitmişti. 2. Dünya Savaşı'na giden yolu Büyük Ekonomik Buhran sonrası seçmenin radikal arayışları döşemişti.

80 sonrası Reagenizm ve Thatcherizm olarak bilinen Neo-Liberalizm'de ipin ucu kaçtı. Costas Lapavitsas "Finansallaşma ve kapitalizmin krizi" kitabında bunu özellikle finansal zenginleşmeye bağlıyor.

Paul Krugman "Ülkelerin milli gelirleri artıyor ama çalışanların gelirleri azalıyor" diye ifade ediyor.

Yani yeni bir gelir dağılımı krizi bütün küresel demokratik sistemleri tehdit eder noktaya geldi. Warren Buffet "Sekreterimden daha az vergi ödüyorum" diyerek bu çarpık yapının sloganını ilan etmişti.

Gelir dağılımı bozulan ve hayat boyu yaşam umudunu kaybedenler ne yapıyor Mesela ABD'de Trump gibi anti-demokrat bir lider seçiliyor ve hala umut kapısı olmaya devam ediyor. Mesela İngiltere'de bir yalan üzerinden Brexit geçiyor ve Boris Johnson Başbakan seçiliyor. Bugün Polonya, Macaristan, Hindistan, İsrail otokratik yönetimlerle seçmenlerinden onay alabiliyor.