Büyük batış ne zaman

Haftanın son günlerinde iki karar daha dikkat çekiciydi. Merkez Bankası, bankalara diyor ki, 50 bin doların üstünde bir meblağ yurtdışına yollanıyorsa o müşteriden adli sicil kaydı! dahil ne varsa alın! (elbette bunu söylemiyor ama bir bakıma zorlaştırın demiş oluyor) Sonra da diyor ki, döviz işlemlerini 10:00-16:00 saatleri arasında yapın... İlerleyen aylarda sanırım bu süreyi 1 saate kadar düşürürler! (Lütfen ünlemlere dikkat) Sonra BDDK çıkıp diyor ki, ey bankalar öyle elinizde döviz vs tutamazsınız. Yüzde 20 oranını yüzde 5'e indirdim. Şimdi burada son bir yıldır bankalara yönelik kıskaç hamlelerini artık sıralamayacağım. Durum şu: Bankalar 0-3 ay vadeli TL mevduat faizine ortalama 21,92 faiz vererek para alıyorlar. Aynı bankacılık sektörü ticari kredileri ise 15,48 faizle veriyor. Bir esnaf düşünün ki, 10 liraya aldığı malı 7 liraya satıyor. Ne dersiniz bu esnaf için: Kesin batar, değil miSistemin kısa vadede başarı gibi gözüken tüm unsurları aslında uzun vadede çöküşün tam da temelini oluşturuyor.Önceki gün Mahfi Eğilmez bloğunda 'paradan kaçış' başlıklı bir yazı yazdı. Irmağın önüne duvar çekilerek suyun başka yöne akıtıldığını ve paradan kaçıldığını anlattı. Gerçekleşen enflasyona göre büyük para kaybeden TL tasarruf sahipleri, beklenen enflasyona göre de kaybetmeye devam edecek. O zaman parayı nereye yatırmalı Paranın iki yere gittiğini görüyoruz: Önce emlak sonra da borsaya... Mahfi Hoca doğal olarak şunu söylüyor: 'Günü gelip de faiz enflasyon düzeyine çıkarmak zorunda kalınınca o rekorlara doymayan borsadaki hisse değerleri ve gayrimenkul fiyatları bu kez çöküşlere doymaz hale gelecek.'Ben bunun gayrimenkul ayağı ile ilgileniyorum. Çünkü gayrimenkulde sadece faiz-fiyat ilişkisi yok; diğer unsurları da ekleyeceğim. 2013 yılında yüzde 21,3 olan kiracılık oranı 2021'de yüzde 26,8'e yükseldi. Medyan gelirin altında olanların kiracılık oranı ise 22,8'den 32,3'e çıkmış. Yani fakirler AK Parti iktidarında ev sahibi olamamış; hatta evlerini bile satmak zorunda kalmışlar. Dikkat edin, henüz konut fiyatları artmadan bunlar yaşanmış. Her 2 fakirin yanına 1 fakir daha kiracı olarak gelmiş. Bu büyük bir çöküşü ifade ediyor. O nedenle değil mi ki sosyal konut vaadine 7 milyondan fazla başvuru yapıldı. TÜİK verilerine göre 2012 yılında ülkemizde toplam 20 milyon 221 bin hane vardı. Bu sayı 2021 yılında 25 milyon 330 bin haneye çıktı. 2013-2021 yılları içerisinde tam 5 milyon 110 bin yeni hane eklendi demektir. Yani konut ihtiyacımız 5 milyon 110 bin haneye eşitti. Artan nüfus 9 milyon 053 bin kişi ama artık çekirdek haneye döndüğümüzde hane sayısı 5 milyon 110 bin artıyor. Hane başına düşen kişi sayısı 1,8 kişi. (Eski hanelerle ortalama hane başına nüfus 3,2 kişiye geriledi.) 2013-2021 yıllarında inşaata başlanabilmesi için gereken yapı ruhsatı sayısı 7 milyon 447 binmiş (daire sayısı)Aynı dönemde inşaatı bitip oturum-kullanım izni verilen daire sayısı ise 6 milyon 685 bin olmuş. Yine aynı dönemde 12,1 milyon konut satılmış ama bunların içinde ilk konut satışı 5 milyon 055 bin olmuş.