Avrupa'dan fakir ama Avrupa'dan pahalı

Bu yazı aslında bir ülkenin batış hikayesinin bir parçasını dile getiriyor. Diğer parçaları ara ara gündeme getirmiştik ama şimdi bir başkasına bakacağız.

Kişi başına geliri 13 bin dolar olarak açıklanan fakat 4,8 milyon ailenin yardım aldığı bir ülkeyiz.

Zengin miyiz

Fakir miyiz

2019 yılında ortalama 2.072,7 TL olan açlık sınırı 365,9 ediyordu. İşte o yıl ortalama olarak bir emeklinin maaşı 338,2 karşılığına geliyordu.

Bugün açlık sınırı (ilk 6 ay) 17.295,4 lira; ortalama kur ile 545,8 ediyor. Ve dolar bazında baktığınızda ortalama bir emekli maaşının da 385,5 'a yükseldiği görülüyor. Lakin 2019 yılında açlık sınırı ile emekli maaş farkı yüzde -8,2 iken şimdi fark yüzde -41,5 ediyor.

Emekli dolar yemediğine göre emeklinin açlık karşısında geliri 13 oranında düşmüş durumda.

Gelir açısından durumumuz aslında bir bütün olarak aynı. Euro Bölgesi kişi başına gelir 37 bin 400 Euro iken biz bunun 13'üne ancak ulaşıyoruz. Yani bizden 3 kat zenginler.

Evet, gelir açısından durum bu

Ya gider açısından durum nedir

Mesela Bodrum, Çeşme vs gibi yerler Yunan adalarından çok ama çok pahalı. Türkler akın akın Yunan adalarına gidiyor.

Durum sadece tatil yörelerinde mi öyle Hayır İstanbul'da bir kenar kafede çay için, su için vs hesap 10 Euro'dan başlıyor. Bir yemek yemenin nerede ise alt limiti 10 Euro. Lakin Londra'da, Berlin'de o yemeği daha ucuza yiyorsunuz.

Tekstil-giyimde üretici ülkeyiz ama bir mont İtalya'dan, Fransa'dan daha pahalı. Hatta asıl sorun şu: Aynı marka ürünler bile Türkiye'de daha pahalı.

Pazartesi günü yazmıştım: Türkiye'deki Dolar enflasyonu ABD'nin 3 katı diye. Yani Türkiye'de asıl sorun TL enflasyonu değil, fiyatların dolar bazında da çok fazla artmış olması.

90'larda da yüksek enflasyon yaşıyorduk ama fiyatlar sadece TL bazında artıyordu. Şimdi en büyük sorunumuz dolar bazında artan fiyat dengesizliği oldu.

Sahi dolar bazında fiyatlar neden arttı Ve dolar bazında artan bu fiyatları düşürebilecek miyiz

Biz niye hem fakir hem de çok pahalı bir ülkeyiz

Sorunun birçok nedeni var ama temel nedenlerinden biri de gelir dağılımı olsa gerek. Yani ne fiyata ne faize bakmadan tüketen çılgın bir kesim var. Bu kesim öyle bıçak gibi ayrılmıyor. En üstteki daha lüks ama giderek alttaki de daha fazla harcama yapıyor.

Mesela geçen yıl otomobil kredi faizi yüzde 30'lardayken şimdi yüzde 70'lere çıktı ama ithal otomobil sayımız yüzde 13,8 arttı.

İşte UBS bir veri açıkladı: Diyor ki "2024 Küresel Servet Raporuna göre Türkiye TL cinsinden kişisel servet artışında yaklaşık yüzde 157'lik büyüme ile 1. sırada yer aldı." Ama dolar cinsinden de yüzde 63'lük bir servet artışı yaşanmış ülkemizde.