11 dairelerin sırrı

TÜİK'in "Yaşam Memnuniyeti" çalışmasına göre (2024) ülkemizin en büyük sorunları:

1-Hayat pahalılığı işsizlik ve yoksulluk 48,7

2-Eğitim 15,7

3-Adalet 8,2

Cumhurbaşkanı Erdoğan cumartesi günü KADEM 5. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada 10 yıl sonra nüfusumuzun azalmaya başlayacağını belirterek "Bu, ülkemiz için savaştan çok daha önemli bir tehdittir" dedi.

Peki, Erdoğan'ın savaştan bile daha tehlikeli olarak nitelendirdiği bu soruna toplum neden ilgi görülmüyor

Bu sorunun cevabı aslında çok basit: Toplumlar sorunlarla yüzleştiklerinde o sorunu algılıyor; öncesinde ise o sorunu söyleyenleri ya zindana atıyor ya da toplumdan dışlıyor. Tarih hep böyle gelmiştir ve böyle yaşanmıştır.

O nedenle aydınlar hep zulüm görmüş vasatlık ise hep kabul görmüştür.

YAPISAL SORUNLAR

Bugün Erdoğan'ı çok sert eleştiren biri olarak yazıyorum. Benim için hayat pahalılığı veveya yargı çok önemli sorun değildir. Bizler için geçim derdi veveya haksız zindana atılmak geçici bir kişisel sorundur. Yarın yeni bir yönetim gelir ve çok kısa sürede bu iki temel sorunu çözebilirler.

Asıl sorunlarımız yapısaldır ve çözümü çok büyük emek gerektirir. Benim Erdoğan ve AK Partiye karşı duruşumun ana nedeni bunlardır.

Maaşı yetmiyor diye oy tercihini değiştiren benim için çok önemli değildir. Asıl önemli olan şey ÜLKEMİN gelecek kuşaklarını düşünerek yapısal sorunlara çözüm istemektir.

Mesela eğitim sorunu ve onun dış yansıması olan teknoloji düzeyimizin durması yapısal bir sorundur. Türkiye'de 2007 yılından beri teknoloji düzeyi yerinde saymaktadır. Ve gelecek kuşaklar bu bilimsel duruştan çok daha fazla olumsuz etkilenecektir. (Kalıcı fakirlik)

Teknolojisi duran bir ülkeden bir de iyi eğitimliler göç edip gidiyorsa korkum kat be kat daha fazla artmaktadır.

Unutmayın, KAÇILAN ÜLKE her zaman zayıflar ve bir süre sonra ayakta duramaz. Türkiye maalesef kaçılan ülkedir ve Erdoğan ise onlar için "giderlerse gitsinler" diyecek kadar sorundan bihaberdir.

NÜFUS SORUNU

Türkiye'de 2014 sonrası yapısal yıkım adına adeta ne varsa yaşanıyor.

Mesela Ak Parti'nin ilk iki döneminde düzelen gelir dağılımı 2014 sonrası yeniden bozulmaya başlanıyor. 2014 sonrası mesela yolsuzluk endeksinde hızla artışa geçiyoruz.

2014 sonrası en büyük yıkımı nüfus sorununda yaşamaya başlıyoruz. 2014'de başlayan yıkım 2017 Başkanlık Sistemi ile adeta katmerleniyor.

2014 yılında ülke nüfusu 77 milyon 696 bin kişi iken doğan bebek sayısı 1 milyon 351 bin Ve 2023: Ülke nüfusu 85 milyon 372 bin kişiye çıkıyor ama ülkemizde doğan bebek sayısı 958 bine geriliyor. (2024 rakamı henüz açıklanmadı ama muhtemelen 950 binin altına düşecektir)

Doğum çağındaki kadın başına doğum sayısı 2014 yılında 2,19 iken bu oran 2023 yılında 1,51'e gerilemiş oldu. Doğan bebek sayısı yüzde 29 azaldığından nüfus piramitimizde 0-9 yaş grubunda azalma çoktan başlamıştır.

Daha 5-6 yıl önce Avrupa'da doğum oranında bile birinci olan Türkiye şimdilerde AB ortalamasının bile altına düşmüş durumda.

Türkiye'de yaşlı nüfus hızla artarken çocuk nüfus hızla geriliyor.

Bakınız yaşlı nüfus sorunu halen bizde yüksek değil çünkü daha yeni yaşlanıyoruz. Burada iki ayrıntı çok çok önemli:

1-Bizler zenginleşmeden yaşlanıyoruz. Oysa yaşlı ülkelerin büyük kısmı zenginleşmenin ardından yaşlanmaya başladılar. Bu durumda bizler yaşlı ve fakir ülke olacağız.

2-Bizim nüfus dengemiz çok çok hızlı bozuluyor. Yani genç nüfus oranındaki düşüşle yaşlı nüfus oranındaki artış hızı çok fazla. Bu durumu sindirerek, hazmederek taşıyacak noktada değiliz. Yaşadığımız şeyi şöyle izah edebiliriz: 80 ve 90'lı yıllarda Türkiye'de yüksek enflasyon vardı ama oranlar yılda yıla 50-60'dan 70-80'e değişiyordu. Oysa Türkiye 2021-22 yıllarında birden ve çok sert şekilde yüzde 20'li enflasyondan yüzde 80-90'lı enflasyona ulaştı. Adeta şok etkisi yaşadık.

Gelelim nüfusun neden düşeceği sorununa

Bu konuda geçmişte çok sayıda yazılar yazdım. Ülkede kriz dönemlerinde azalmaya başlayan doğum oranlarının krizlerden sonra arttığını defalarca verdim.

Türkiye 2014 sonrası BÜYÜK BUHRAN yaşamaya başladı.

Ülkemizde umutlar azalırken umutsuzluk hızla arttı. Yüzde 42'lerde seyreden 1 sonraki yıl iyi olacak diyenler yüzde 21'lere gerilerken, daha kötü olacak diyenler yüzde 9'lardan yüzde 26'lara yükseldi.

Gelir dağılımı bozuldu ve fakirlik hızla arttı.

Şimdi burada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın değindiği farklı konuya yine bakacağım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan KADEM Kongresinde nüfus sorununa dikkat çekerken şu nedenleri öne çıkartıyor:

-1960'larda yanlış bir iş yaparak doğum kontrol sistemiyle Türk nüfusunu azalttılar.

-CHP'li belediyeler cinsiyetsizleştirme programına destek veriyor. LGBT yüzünden nüfus artmıyor.