Akademi, çok iyi olduğu için değil… Ülkemizin sözde kurucu kadroları tercih ettiği için uygulanan bir sistem canlar... Demokrasi gibi düşünün… Akademik ahlaksızlık deyince, hakaret ediyormuş gibi algılanmasın. Olan bu… Akademi denen Batı-Yahudi üretimi sistemin gerçekten bizim anladığımız şekliyle ahlaki kaygıları yok. Olmayan bir şeyi -sız, -lık ekleri ile nitelendiririz ya… O bakımdan… Hatta bu dersin hocası Timurtaş Hoca'ydı hatırlarsanız... Çaya şeker katmazsan şekersiz çay, yemeğe tuz katmazsan tuzsuz yemek, devlete dini katmazsan dinsiz devlet, akademiye ahlakı katmazsan ahlaksız akademi olur.
İlim-gelişim düşmanı değiliz; Müslümanız
Tarihin her aşamasında olduğu gibi, günümüzde de İslami hassasiyeti olan insanlarımızın her alanda gelişen ve geliştiren pozisyonda olduğunu görmek mümkündür. Allah, en büyük ilim sahibidir ve kullarına öğrenmeyi gelişimi farz kılmıştır. Sadece "Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu" ayetinden yahut "İlim öğrenmek her Müslüman'a farzdır" hadisinden yola çıkarak dahi bunun altını çizmek mümkündür. Kaldı ki İbn Haldun'dan Zehravi'ye, Battani'den Cezeri'ye ilim tarihine adını yazdıran birçok Müslüman âlim hizmet etmiştir insanlığa, yüzyıllar boyunca… Onların da en temel motivasyonlarının Allah'ın rızasını kazanmak olduğuna emin olabilirsiniz.
İslam dini, bütüncül bir bakış açısına sahiptir. İlim öğrenmek farz kılındığı gibi ahlaklı olmak da farzdır. İslami ahlakı hayatımızın her alanında şeksiz şüphesiz, tavizsiz uygulamak da farzdır. Bir olayı tartışırken Allah'ı hesabı katmadan tartışamazsın der Kur'an-ı Kerim… Neden diye sorduğunda çok da akademik bir cevap alamazsınız. "Çünkü Allah bilir. Siz bilemezsiniz…" İslam dini; düşünceyi, ilmi, gelişimi, aileyi, mesleği hasılı toplumsal yaşamın her alanını ancak Allah'a şeksiz şüphesiz bir teslimiyet ışığında ise makbul sayar. Bu yüzden biz hayatımızın hiçbir aşamasında ahlaki değerlerimizden taviz veremeyiz. Bu da akademiye göre duygusal ve yetersiz bir bakış açısı kabul edilir…
İslam dininin kat'i ahlak kaygısına karşın, akademinin böyle ucuz sabiteler ile işi olmaz. (!) Akademi makale yazımına bakar. Tezin kalitesine bakar. Literatür hakimiyetine bakar. Nettir. Puanlama sistemlerine bakar. Kişi yeterince kitap yazabilmiş mi, yeterince derse girebilmiş mi, sempozyumlara katılmış mı buna bakar akademi… Ahlak filan çok banal şeyler… (!) Akademi duygu aramaz. Ahlak sorgulamaz. Akademisyen okur gelişir. Avam okumaz, yerinde sayar. Ahlaksız akademi bu durumda kibri dahi meşru sayar…
Çünkü İslam dini Allah'ı, akademi insan aklını ölçü alır!
Akademi eleştirisine girince, ilginç bir şekilde ilk tepki ilahiyatçılardan geliyor. Aslında profesör bile olsalar akademi camiası içerisinde, din görevlisi muamelesi gördüklerinin farkında değiller galiba… Ya da kabullenmek istemiyorlar. İlahiyatın birçok alanının akademik karşılığının olmadığından dahi haberleri yok zannedersem… Çünkü sorgulamıyorlar. Kendilerine ne söyleniyorsa onu yapıyorlar. Sadece aldıkları maaşı, alamadıkları sınav görevini, odalarındaki çerez tabağını, yatırım yaptıkları borsa hissesini önemsiyorlar. En ufak hükümet değişikliğinde kapatılacak veya dönüştürülecek karşılıksız bölümlerden bir tanesi olduklarının farkında dahi değiller. Yav he he, La Akademia!
Neyse biz konumuza dönelim... İslam dini günün sonunda Allah ve Rasulü'ne başvurmayı emreder. Akademi; gözleme… Deneye… Kaynak taramasına… Mülakata… Teze, hipoteze… Hasılı insan aklına… Hangi insan aklına O da belli değil. Kim nerede ağaysa, onun aklının ölçülerine göre kılıflar uyduruluyor. Helvadan put yapıp, acıkınca yemekten o kadar farksız ki… İddia ediyorum. Kırk akademisyeni yan yana koy. Oturt tez yazdır. Kırkı da farklı yazar. Daha da ironik olanı, işin sonunda hepsi "tez böyle yazılır" diye şerh düşer… Çünkü akademi denen sistem; tamamen göreceli, düzensiz, dayanaksız, kaynaksız, ahlaksız, Allahsız, beşer üretimi bir sistem…
Bir kişinin; hem İslami kaygılarını muhafaza edip hem de akademide başarılı olabilmesi için iki yol vardır. Birincisi akademik çalışma süreci boyunca sürekli, sadece Allah'tan korkan akademisyenlere denk gelmesi gerekir. Bunun yüzde hesabını size bırakıyorum. İkincisi İslami kaygılarına temas etmeyen, zarar vermeyen, bağımsız konular çalışması gerekir. Aksi takdirde Müslüman kişi veya kişiler taviz vermeden bu sistem içerisinde mesafe kat edemezler.
Medrese sisteminde ahlaksız insanlar olamaz mı
Olabilir tabii... İnsan ahlaksızdır zaten... İnsanın olduğu her yerde problem vardır. Ancak medrese sistemimiz iman barındırır. Ahlak barındırır. İhlas barındırır. İhsan barındırır. İtaat barındırır. İttika barındırır. İttifak barındırır. İbadet barındırır. İntaç barındırır. İnfak barındırır. İstişare barındırır. Düzen barındırır. Gayret barındırır. İnsanlığa fayda kaygısı barındırır. Sevgi ve kardeşlik barındırır. Bunların tamamı dinin kendisinde olduğu için medrese sistemi buna göre oluşturulmuştur. Medreseler bizimdir. Akademi Batı'nın ve Yahudilerin…