"Eskilerin gözünü toprak doyursun" diye bir sözü vardır.
İstanbul Esenyurt'tan gelen seyyar satıcı haberini görünce içimden hem "Yok artık" dedim, hem de az önce paylaştığım söz geçti.
Zira bir seyyar satıcı vatandaşa 21 kilo diye çuvalla patates satıyor.
Mahalleli fiyatı da uygun diye çuval çuval alıyor. Ancak içlerinden birisi çuvalın beklediğinden daha hafif olduğunu düşünüp başka bir teraziye koydurunca sadece 10 kilo olduğunu fark ediyor. Sonrası zabıtaya şikayet, para cezası vesaire...
Şimdi bu nasıl bir esnaf ahlakı, hadi zaten milletçe biliriz. Bu tür işlerde terazi ile birkaç yüz gram oynayanlar, bir kiloya bir tane çürük atanlar yabancısı olduğumuz meseleler değil. Özellikle de pazarlarda ya da seyyar satıcılarda. Ancak 10 kiloluk patates çuvalını 21 kilo diye satmak da ne diyelim gözünü toprak doyursun...
Geçen gün bizim çatı için çağırdığımız usta 17 bin lira talep etti.
Sonra bir başka usta daha çağırdık.
"3 bin liraya yaparım" dedi. 2 bin 500 liraya anlaştık.
Zaten hepi topu üç metrelik bir yerde tadilat yaptı.
2 saatte işi bitirip gitti.
Bulaşık makinası için dışarıdan çağırmak istediğimiz usta 900 lira isterken yetkili servis 750 liraya geldi.
Özetle bu işlerin artık iyice şirazeden çıktığı görülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya'daki 201 bininci konut teslim töreninde bu ahlaksızlığa dikkati çekti. Erdoğan, "Ülkemizde maalesef girdi maliyetlerindeki artışla, döviz kuru ve enflasyon oranlarıyla izah edilemeyecek fiyatlama yapan bir kesim var. Üreticiden hizmet sektörüne kadar yayılan bir hırs dalgasıyla karşı karşıyayız." İfadesini kullandı
İnsan Bolu'daki yangın faciası sonrası yangın tüpü fiyatlarında artış geldi haberlerini görünce ne diyeceğini şaşırıyor.
Neyse biz yine eskilerin sözüyle bitirelim.
"Mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan"
Gassal dizisi ile gündemimize giren ölüm gerçeğinin unutmayalım lütfen. Hırs dalgasıyla sörf yapanların gözünü toprak doyuracaktır elbette...
TRUMP NEDEN SAYGILI
ABD Başkanı Trump nevi şahsına münhasır bir kişilik...
Dünya hem yakından takip ediyor hem de açıklamalarıyla şaşkınlık girdabında boğulmamaya çalışıyor.
Kanada'yı isteyen, Panama Kanalı'na çökmeye çalışan, Grönland için NATO müttefiki Kanada'yı tehdit eden bir Trump profili var karşımızda.
Benim dikkat çekmek istediğim meseleyse Trump'ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için kullandığı özenli ve saygılı dil...
Trump, Erdoğan'dan söz ederken, "Saygı duyduğum bir lider, onun da bana saygı duyduğunu düşünüyorum. Güçlü bir ordu kurdu" gibi ifadeler kullanıyor. Oysa aynı Trump Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman'dan söz ederken "600 milyar dolar yatırım sözü verdi. Bunu 1 trilyon dolara yuvarla dedim. Yuvarlayacak. Çünkü onlara iyi davranıyoruz" diye konuşuyor. Bu ifadeleri hamaset olsun diye yazmıyorum. Zira bugünlere kolay gelmedik. Aynı Trump'ın Türkiye ekonomisini mahvederim diye tehdit ettiği, Suriye'ye operasyon yapma diye mektup yazdığı günleri gördük. Erdoğan hem Suriye'ye operasyon yaptı, hem de o mektubu Beyaz Saray'da bizzat Trump'a iade etti.
Şimdi mesele nereye gelecek derseniz güçlü, bilge liderliğin ne kadar kıymetli olduğunu çevremizdeki ülkelerden görüyoruz.
AK Parti'den üst düzey bir isimle biraz sohbet ettik. Saha izlenimlerini anlattı. "Vatandaş size bir ders vereceğiz" diye konuşuyor diye durumu anlattı. İstanbul'da vatandaş bir ders verdi. İmamoğlu'nu tekrar seçti halimiz ortada... Eğer aynı dersi 28 Mayıs'ta verip Kılıçdaroğlu'nu seçseydi bugün acaba Türkiye'nin durumu ne olurdu elinizi vicdanınıza koyup siz hesaplayın. Zira Trump'ın seçilmesi, Suriye'deki devrim sonrası Türkiye'nin özellikle Avrupa'da kıymeti daha da artmaya başladı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, AB ile Türkiye diyaloğunun yeniden başlaması için yoğun çaba sarf ettiğini belirterek,