Kitabın ortasından konuşalım.
Esed'in devrilmesinden Tahran ne kadar rahatsızsa Tel Aviv de o kadar rahatsız. İsrail yönetiminin Şam, Hama, Humus'ta yaptığı hava saldırısı bir kez daha gösterdi ki, Suriye'nin acilen hava savunma sistemlerine ihtiyacı var. İsrail, Suriye'nin hava üslerini, uçaklarını vurdu, imha etti.
Türkiye artık kendi yerli ve milli füzeleri ile sağlam bir hava savunma sistemi kurma yolunda epey mesafe aldı.
Bu yüzden Rusya'dan aldığımız hava savunma sistemi olan S400'lerin Suriye hükümetine satılması düşünülebilir.
Bu hem Türkiye'nin güvenliğini daha güneyde alması için bir fırsat, hem ABD'nin CAATSA yaptırımlarıyla ilgili bahanesinin elinden alınması hem de Suriye'nin güvenliğine katkı sağlanması gibi birçok avantajı beraberinde getirebilir.
Zira İsrail'in Türkiye'ye yönelik hasmane tavrı sürüyor.
Suriye'ye yönelik hava bombardımanı sonrası İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar çok net mesajlar verdi.
Suriye'ye yapılan operasyon aynı zamanda Türkiye'ye yönelik bir gözdağı çabası... İsrailli Bakan Saar, "Türkiye'nin Suriye'yi himaye etmesine izin veremeyiz" Diyor. Türkiye'nin, Suriye ve Lübnan'daki faaliyetlerinden duyduğu rahatsızlığı açık açık paylaşıyor.
S400'lerin Suriye'ye verilmesi Türkiye üstüne hesap yapanlara da bir mesaj olabilir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın NATO toplantısı için gittiği Brüksel'den, "İsrail bizimle Suriye'de karşı karşıya gelmek istemez" açıklaması da yine altı çizilmesi gereken bir meseleydi. Haftanın bir başka dikkat çekici gelişmesiyse Atina yönetiminin savunma harcaması olarak 25 milyar avroluk bir paket açıklaması oldu. Çanakkale Boğazı'ndan geçiş yapan 12 denizaltıdan oluşan filomuzun gündemi Dumlupınar ve Atılay şehitlerini anmaktı. Ama aynı zamanda Mavi Vatan'la ilgili olarak komşuya da bir ayağını denk al mesajıydı. Filoda reis sınıfı yerli ve milli denizaltılarımız da boy gösterdi. Güzel haberiyse Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün paylaştı. Savunma ve havacılık ihracatımız 2025 Mart ayında bir önceki yılın Mart ayına göre 147'lik tarihi bir artış rekoru kaydederek 358 Milyon dolardan 884 Milyon dolara yükseldi.
Yılın ilk çeyreğindeki sektörel ihracat ise geçen yılın aynı dönemine göre 72 artışla 1.7 Milyar dolar olarak gerçekleşti.
Yani özetlemek gerekirse Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada çok güçlü olmaktan başka bir çaresi bulunmuyor...
HANÇERİ SAPLADI
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Şaibeli Kurultay Soruşturması"ndan kurtulmak için Pazar günü sandık başına gidiyor.
CHP Kurultayında Kılıçdaroğlu yok.
Ancak öyle ifadelerle aday olmadığını açıkladı ki, Özel ve İmamoğlu ikilisine deyim yerindeyse hançeri sapladı.
Zira Kılıçdaroğlu'nun, "Aday olmama kararımın nedeni; 'Aday olursan yüzüne tükürürler.' diyen siyasetçilerin tehditleri değildir çünkü çalanların yüzüne tükürülür ve ben çalmadım." İfadesi CHP'yi sarstı. Belli ki Kılıçdaroğlu kendisini hançerleyenlerin gittiği yolun sonunda duvara çarpacağını görüyor.
Zira bugüne kadar İmamoğlu ve Özel'e kefil olmadığı gibi "Gizli tanıkların kim olduğunu gördüğünüzde çok şaşıracaksınız" demesi bekle gör politikasını yürüttüğünü gösteriyor.
Kılıçdaroğlu'nu savunmak bize düşmez elbette ama şu anda meşru müdafaa hakkını kullanıyor gibi görünüyor.
Bu CHP'deki koltuk kavgası, hançerleme siyaseti bitmez.
Bir Fenerbahçeli olarak CHP'lilerin yaşadığı dramatik durumu çok iyi anlıyorum. Ama neylersin ki onların payına da bu düştü...