MİT Akademi tarafından düzenlenen "Uluslararası İstihrabarat Çalışmaları" Kongresi'nde herkes gibi elbette benim de gözüm MİT Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kalın'ın üstündeydi.
Ne de olsa Gazze'deki ateşkes sürecinde önemli rol oynayan isimlerden biriydi.
Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentindeki müzakere sürecinde masada Türkiye'yi temsil etmişti.
Ayağının tozuyla da salona gelmişti...
MİT Başkanı Kalın, konuşmasına önce dünyanın içinden geçtiği süreci anlatarak başladı.
Hemen manşeti atayım.
"Küresel belirsizlikler ve kırılganlıklar çağındayız" dedi.
Aynı şekilde Gazze'deki ateşkes süreci için de ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduklarını zira "kırılgan" bir ateşkes sürecinin yaşandığını belirtti.
Sabotaj girişimlerine karşı saha denetimlerinin kritik önemde olduğunu vurguladı.
Tarihi bir fırsat yakalandığını söyledi.
Kalın, oldukça umutluydu. İki tarafın birbirine güvenmediği bir masada garantörlerin öneminin öne çıktığını belirtti. İki devletli bir çözüm için fırsat yakalandığını, sadece garantör ülkelerin değil uluslararası toplumun da rol oynaması gerektiğini söyledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı, Somali, Balkanlar, Suriye yakın ve uzak coğrafyalar ve tabii gönül coğrafyamız üstüne de değerlendirmeleri oldu. Özellikle tek isteğimiz istikrar ve huzurun temini ifadesi Türkiye'nin insan odaklı diplomasi anlayışının yansımasıydı.
Örneğin, Suriye için ortaya koyduğu tespit gerçekten çarpıcıydı...
- Şam yönetimi büyük sınamalarla karşı karşıya
- Çökmüş devlet
- Bölünmüş bir millet
- İflas etmiş bir ekonomi
Bu yüzden Filistinlilerin de, Suriye'dekilerin de gözü Türkiye'de...
Kalın, Türkiye'nin Şam yönetimine tam destek vermeye devam edeceğini de hatırlattı...
PKK'nın Suriye kolu PYD'nin adını anmadı.
Ancak, "Terörsüz Türkiye için tarihi adımlar attık. Etnik mezhebi oyunlara karşı tüm halkların güvenliği için çalışıyoruz. Terörsüz Türkiye bölge için de tarihi bir adımdır" ifadesi anlamak isteyen için net bir mesajdı... Gelelim davet edildiğimiz Uluslararası İstihbarat Çalışmaları Kongresi'ne...
Elbette, Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse ve akademisyenlerin, MİT'in usta-çırak ilişkisiyle aktaracaklarının hepsine bizim vakıf olmamız mümkün değil.
Zaten konferansın önemli bir bölümü de doğası gereği medyaya kapalı...
Ancak şu tespitlerin altını çizmek istiyorum.
Küresel belirsizlikler ve kırılganlık çağındayız.
Şu anki sistemden herkes şikayetçi ancak yerine ne konulacağı konusunda kafalar karışık. Bu yüzden tarihin kırılma noktasındayız. Yeni perspektiflere ihtiyaç var.
MİT'in sadece istihbarat değil, aynı zamanda batı kavramlarının hegemonyasından, düşünme biçiminden de bizi kurtarması gerekiyor.
Örneğin dilimize pelesenk olan Orta Doğu kavramı İngiliz düşünme biçiminin bir ürünü... Ya da batılı haber ajanslarının kavramıyla İsrailli işgalcilere bugüne kadar hep "Yahudi yerleşimciler" gibi sempatik bir dil kullanıldı. Oysa düpedüz hırsızlar işte.
Bu yüzden MİT Akademi gerçekten çok önemli bir rol üstlenebilir.
MİT Başkanı Kalın'ın deyimiyle: "Yerli, milli olmakla dünya vatandaşı olmak arasındaki altın oranı yakalamak önemli"
Zira Kalın, tarih boyunca ayakta kalan milletlerin savaş, çatışma, karışıklık ve kaoslara çözüm üretebilenler olduğunu söyledi.
Bu arada MİT Başkanı İbrahim Kalın, benim soruma da kısa ama anlamlı bir cevap verdi.
"İstihbarat, doğru ve kıymetli bilgidir"
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da vatanımızın gizli kahramanlarına çok iş düşecek. Ayaklarına taş değmesin.
Özetlemem gerekirse, MİT doğası gereği kapalı bir kutu ancak akademi aracılığıyla da olsa tanıma, anlama fırsatı bulduk.
Benim için çok verimli bir buluşma oldu...
"KUKLA GENEL BAŞKAN"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, KKTC seçimleriyle ilgili olarak 12 maddelik bir mesaj paylaştı...
Son iki maddesini buraya yazıyorum.
Takdir sizin...
11) KKTC ve onun yurttaşları, demokratik ilkeler çerçevesinde kendi cumhurbaşkanını seçecek olgunluğa sahiptir. Türkiye içinden ya da dışından bu durumu yok sayan ve seçimlere müdahil olmak isteyenler, en büyük zararı yine KKTC ve Kıbrıs Türklerinin saygınlığına verecektir.
12) KKTC'nin uluslararası alanda tanınmasını istiyorsak önce KKTC'ye bağımsız bir devlet gibi davranmak ve iradesine saygı göstermek hepimizin önceliği olmalıdır. Buna halel getirecek her türlü tutum ve tavır Kıbrıs Türklerine saygısızlıktır.
Şimdi bu iki maddeye baktığınızda ne var bunda diyebilirsiniz