"Kokainci" mi, değil mi

CHP'nin temel sorunu bu aslında...

Ne olduğu gibi görünebiliyor ne de göründüğü gibi olabiliyor...

İşine geldiğinde "Kokainci" diyor...

İşine geldiğinde "Düşmanca operasyon"

CHP'li Ali Mahir Başarır, iktidara vurma fırsatı yakaladım sevinciyle Meclis'te bağıra çağıra konuşuyor. "Cumhurbaşkanlığı uçağına binen kokaincilerden utanın" diyor... Ama aynı uyuşturucu operasyonunda ipin ucu Ela Rümeysa Cebeci ile ilişkisi ortaya çıkan Sadettin Saran'a çıkınca CHP'nin rengi, söylemi değişiveriyor.

Bu kez CHP Genel Başkanı Özel başta kurmayları "Fenerbahçe'ye düşmanca operasyon" diyor.

"Hedef aslında Cumhuriyet" söylemine sarılıyor.

"Mustafa Kemal'in Askeriyiz" diye yürüyüş yapan Fenerbahçe taraftarından oy devşirebilir miyiz telaşına düşüyor. İyi de aynı dosyadaki şüphelileri CHP neye göre tasnif ediyor... İki gün önce "kokainci" dediklerini unutup iki gün sonra yüzde yüz tersini söylerken hiç mi hicap duymuyorlar

CHP'nin söylemlerindeki en büyük dayanak noktası hukukun vazgeçilmez ilkesi "Masumiyet karinesi" ancak bu konuda da karneleri pek parlak değil. Örneğin Özel, düne kadar masumiyet karinesine sırtını yaslıyor. Suç örgütü soruşturmasında İmamoğlu ve tüm sanıklara kefil olduğunu söylüyordu.

Sonra etkin pişmanlıktan yararlananları kendi kefaletinden çıkardı. Onların itirafçı değil "iftiracı" olduğunu söyledi. Özel, İmamoğlu'na kefilim diyordu; Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi'nden İmamoğlu'nun fotoğrafını çıkardı...

İşin ilginç yanı şimdi sırtını masumiyet karinesine yaslamaya çalışan İmamoğlu'nun geçmişte hiç de böyle bir kaygısının olmadığının ortaya çıkmasıydı...

Zira Fenerbahçe'nin efsane başkanı Aziz Yıldırım, FETÖ kumpasıyla tutuklandığında, FETÖ kanalına konuşan İmamoğlu, "Bunu olumlu yorumlamanın dışında yapacak fazla bir şey yok. 'Kanıtlanamıyordu.' diyorlar. Bence öyle söylemeyelim de kanıtlanmak, ispatlanmak istenmiyordu diyelim. İlk defa bu konuda kesin kararlı bir hukuksal süreç yaşıyoruz." diye konuşuyordu. Yani İmamoğlu o dönem, Aziz Yıldırım daha savunma bile yapmadan yargılamayı kafasında tamamlamıştı bile...

Ne diyelim takdir Fenerbahçelilerin elbette...

"TENEKE TINGIRTISI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yanına Yunan'ı, Rum'u alıp verdiği mesajlar için "Teneke tıngırtısı" değerlendirmesinde bulundu...

ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray'da Netanyahu'ya "Erdoğan için iyi bir dostum, onunla konuşabilirim ama makul taleplerin olmalı" dedi. Üstüne, Avrupa'daki birçok liderin kendisinden Erdoğan'la konuşmak için ricacı olduğunu söyledi.

ABD Başkanı Trump'ın tehditlerine rağmen Suriye'de sınır ötesi operasyon emri veren bir liderden bahsediyoruz...

Ve CHP Genel Başkanı Özel, meydanlardan Erdoğan'a meydan okumaya çalışıyor. İşin komik tarafı kendi söylediğini belli ki kendisi de hatırlamıyor. Seslendiği seçmenin de hatırlamayacağını düşünüyor. Zira daha dün Brüksel'de bir beş dakika yüz yüze görüşmek için randevu vermedi diye Avrupa Konseyi Başkanı Costa'ya sitem ettiğini unutmuş gibi konuşuyor. Özel'in "Erdoğan, Avrupa'dan randevu isteyip de alamadığımı ispatlasın hemen istifa ederim" çıkışına gülelim mi ağlayalım mı karar veremiyoruz. Özetlemem gerekirse Özel'in bu çıkışları millette de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'da da "teneke tıngırtısı" kadar etki oluşturuyor.

Şimdi asıl sorulması gereken soruya gelelim...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kendisini bu kurtlar sofrasında gerçekten Türkiye'yi koruyup, kollayabilecek, gerektiğinde büyük ve önemli kararlar verecek yetkinlikte mi görüyor

"HADİ YAP!"

Şimdi sizinle bir liste paylaşacağım.

Biliyorum okurken, dinlerken sıkılacaksınız ve hemen satır altına gideceksiniz...

Ama ben yine de yazacağım.

Hatay'da 153 bin 755,

Malatya'da 79 bin 660,

Kahramanmaraş'ta 73 bin 956,

Adıyaman'da 43 bin 366,

Gaziantep'te 31 bin 53,

Diyarbakır'da 17 bin 206,

Elazığ'da 14 bin 894,

Şanlıurfa'da 13 bin 429,