"İstemezük"

Avrasya Tüneli'nden 8 yılda 151 milyon araç geçti.

Ankara-Niğde Otoyolu'nu 4 yılda 24 milyon 565 bin araç kullandı.

İstanbul-Konya YHT Hattı'nda 10 yılda 11,2 milyon yolcu seyahat etti.

İstanbul Havalimanı yolcu, uçuş rekorları kırıyor. Avro basıyor...

Listeyi uzatmak mümkün ama fazla vaktinizi almayın.

Sadece unutmayın, muhalif kafa bu ve benzeri dev projelere ya karşı çıkmış ya da karalamaya çalışmıştı...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Marmara Cezaevi'ne yaptığı ziyareti biraz da bu açıdan değerlendirelim istedim.

Özel'in ziyaret ettiği iki isim bu açıdan da dikkat çekiciydi.

Biri Gezi Kışkırtması'ndan hüküm giyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Soros'un Türkiye Şubesi" dediği Osman Kavala'ydı... Diğeri de yine aynı davadan hüküm giyen Tayfun Kahramaner'di...

Kahramaner'i Dolmabahçe'deki ültimatom gibi açıklamasından hatırlarsınız.

Zira, İstanbul Havalimanı, üçüncü köprü, Kuzey Anadolu Çevre yolu gibi dev projelerin derhal durdurulmasını istiyordu.

Aksi durumda hükümetin yıkılacağı şeklinde gözdağı veriyordu. Zaten o dönem de "Mesele üç beş ağaç değil, siz hala anlamadınız mı" mesajıyla meselenin çevrecilik olmadığını anlamıştık.

Neyse sözü çok uzatmaya gerek yok.

Erdoğan, 2053 ve 2071 hedeflerinin mücadelesini veriyor.

Katar-Suriye-Türkiye üstünden Avrupa'ya doğalgaz boru hattı döşenmesi.

Irak ile kalkınma yolu projesi

Doğu-Batı aksında enerji koridorları, Zengezur koridoru ile yeni ulaşım ağlarının kurulması bu hedefin bir parçası... Elbette başka hedefler de var.

TÜBA-Tübitak Ödülleri töreninde 57 bilim insanını onore edilmesi elbette bir törenden çok daha fazlası...

Zira ödül verilen alanlar, uzay, nano teknoloji, tıp, atom saati, kronik myelöid lösemi, elektro kataliz gibi başlıklar içeriyor.

Biz yazıyı yine Erdoğan'ın törendeki sözleriyle bitirelim...

"KAAN'ı kalorifer peteğine benzettiler. 'Türk Astronot ve Bilim Misyonu, turistik gezi' diyerek küçümsediler. İHA ve SİHA'ların her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler. Başarıyı takdir etmek, desteklemek, milletin sevincini paylaşmak yerine bir kulp takarak engellemeye çalıştılar. Aynı bağnazlığa, geçtiğimiz ay tanıtımı yapılan Türkiye'nin ilk kuantum bilgisayarının açılışında bir kez daha şahitlik ettik"

Ve son bir not: Muhalefetin sürekli beşli çete diye diline doladığı Türkiye'nin dev inşaat firmalarının aralarında bulunduğu konsorsiyum yaklaşık 5,6 milyar dolar tutarındaki Dubai Metrosu Mavi Hat ihalesini kazandı. Muhalefet yerden yere vuruyor ama dünya belli ki bu Türk şirketlerine itibar ediyor, güveniyor.

Ne diyelim takdir milletin elbette...

İMAMOĞLU'NUN HİÇ Mİ SUÇU YOK

İstanbul trafiğindeki yol vermedi, önüne kırdı kavga çıkardı.

Tartışma cinayetle bitti haberleri neredeyse her gün 24 Haber Merkezi'nin rutini oldu. Muhalefete göre insanların ekonomik sıkıntılar sebebiyle yaşadığı sorunların bir yansıması tüm bunlar. Eyvallah hadi bunu kabul ettik diyelim. Yollardaki araçların sayısı, markası, modeli vs gibi tartışmalara hiç girmeyeceğim.

İyi de İmamoğlu'nun hiç mi suçu yok

İstanbul trafiği artık insanları depresyona sokuyor.

Zira kent trafiğini rahatlatacak 6-7 yılda atılan tek bir doğru düzgün adım yok... Millet toplu taşımada perişan oluyor. Daha geçen gün haber merkezinden bir arkadaşımız "Artık bebekli bir aileyiz. İstanbul'da otobüse, toplu ulaşıma binmek neredeyse imkansız oldu. Biz de bütçemize göre bir araba aldık" diye anlatıyordu.

Yani demem o ki İmamoğlu ne MEGABÜS'leri yaptı, ne HIZRAY'ı, üstüne kent trafiğine eklenen araçlar için yeni inşa edilen yol da yok.

Özellikle İSKİ'nin iki üç sokak büyüklüğündeki aylar süren kazıları, sonrasında asfalt atmadan bırakıp gitmesi kabus gibi.

Bir de tabii üstüne 6 yıldır bitmeyen ama buna rağmen metro şantiye alanı sebebiyle kapatılan, daraltılan ara yollar var. Ne diyelim kent lokantası ve kadın pedi dağıtımı ile İmamoğlu şimdilik durumu kurtardığını düşünüyor. Ama yine de biz soralım, Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli gibi eserler olmasaydı. Kentin hali nice olurdu acaba. Yani demem o ki İstanbul'da artık kafalarda "Yol verilmez, alınır" anlayışı var. Şerit değiştirmek için sinyal veriyorsunuz o şeritteki araç gaza basıp arayı kapatıyor. Girmenize izin vermiyor. Taksici, minibüsçü, servis şoförü için kavşakta kaynak yapmak rutin bir hak gibi itiraz için kornaya bassanız dayak yeme, hatta öldürülme ihtimaliniz var. Orman kanunu kafası yaygınlaşıyor. Bu yüzden İstanbulluları bu hale getirenlerin de oturup biraz düşünmesinin zamanı geldi de geçiyor bile...

Zira İmamoğlu'nun 565 bin adet yani yaklaşık 43 bin paket kadın pedi dağıttık diye reklam filmi paylaştığı dakikalarda Topkapı-Ulubatlı Metrosu alt geçidinde İstanbullular kanalizasyon suyunun içinde yürüyordu...