Öylesine sıkı sarıldı ki neredeyse nefessiz bıraktı.
Her ikisi de yere yıkılıverdiler.
Gözyaşlarıyla birbirlerine sarıldılar.
Halep'te iç savaş sebebiyle kaybettiği
Ağabeyini 9 yıl sonra karşısında görünce hem şoke oldu.
Hem de dünyalar onun oldu.
Öyle ki ağabeyinin ayağına sarıldı, öptü, dakikalarca bırakmadı.
Halep'ten öyle görüntüler yansıyor ki kameraya insan izlerken hem paramparça oluyor, hem seviniyor, hem de gözyaşlarını tutmakta zorlanıyor.
Kimileri Esed muhaliflerinin Halep'te yakıp, yıkıp, yağmalayacağını, katliamlar yapacağını iddia ediyordu.
Hatta Esed'in kaybetmesine ağıtlar yakıyordu.
Ama öyle olmadı.
Halep'te bir bayram havası var.
Zira Halep gerçekten Haleplilerin oluyor.
Kucaklaşmalar, kavuşmalar yaşanıyor.
İnsanlar sürüldükleri evlerine, topraklarına dönüyor.
Bu süreçte siz de görmüşsünüzdür zaman zaman üniformasının üstünde Türk bayraklı, bozkurtlu peçlerle cephe hattında boy gösteren savaşçılar da oluyor.
Türkiye belki Suriye'deki bu savaşta doğrudan cephede değil ama yüreklerde olduğu çok net görülüyor.
Halep Kalesine yüreği Türkiye ile çarpanlardan birinin açtığı küçücük bir bayrak ise nedendir bilinmez, Türkiye'deki muhalif kanallarda boy gösteren CHP'li bazı muhalif isimlerin kimyasını bozuyor. İran, Rusya, ABD bayraklarından rahatsız olmayan hatta PKKYPG paçavralarına tek söz edemeyenler Halep Kalesi'nde açılan Türk bayrağı için "Hangi hukukla" diye soruyor. Sanki Suriye'de bir hukuk varmış da Türkiye o hukuku çiğniyormuş gibi konuşuyor. Varil bombalarını, soykırım saldırılarını sormayanlar Türkiye'ye hesap sormaya kalkıyor.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan bakın ne söylemişti:
"Bugün gönül coğrafyamızda hangi evi ziyaret etseniz orada mutlaka Türkiye'ye dua eden, bu millete selam gönderen, bizleri ve ecdadı hayırla yad eden insanlarla karşılaşırsınız. Türk beklenendir, Türk yolu gözlenendir tespitinin kuru bir hamaset değil tam aksine güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Bu elbette ki parayla, güçle, zorla elde edilebilecek bir paye değildir."
İşte CHP'nin kalemşorlarının bir türlü anlayamadığı da bu aslında... Halep Kalesi'nde o bayrağı açtıran ne para, ne güç ne de zordur. Sadece zaten kimilerinin göremediği gönül coğrafyasında dalgalanan ay yıldız bayrağımızın vücut bulmuş halidir...
Bu arada Tel Rıfat'tan gelen bir başka görüntü de yüreğimizi ısıttı...
PKKYPG'ye destek vermediği için Afrin bölgesine kaçmak zorunda kalan bir Kürt ailesi terörden temizlenen Tel Rıfat'a döndü. Yıllardır birbirini göremeyen kardeşlerin gözü yaşlı kucaklaşması yürekleri ısıttı. Ne dersiniz bu coğrafyanın sağlam bir kucaklaşmaya ihtiyacı yok mu
LORDUM HAYAL ALEMİNDE
Lordum yurt dışı gezilerini, Türkiye'yi Batı'ya şikayet turlarını bitirip yurda döndü. Ancak yaptığı açıklamalar hem şaşırttı hem de "Lordum hayal aleminde mi" sorusunu sordurdu. Zira İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İETT akademide aynen şöyle söylüyor. Ben yazayım sonra takdiri size bırakayım.
"Bazı ufak tefek ihanetleri yaşamadık değil. Ya da kötülükler görmedik değil... Otobüs yanarken video çekilmelerini tespit etmedik değil ama bunları da aşacağız bu kötülükleri de aşacağız. İETT geçmişe göre çok daha başarılıdır. Bir algı yaratılıyor mu yaratılıyor her gün gazetelere televizyonlara haberler veriliyor mu veriliyor ayıptır, ayıp"
Açık söyleyeyim ben bu açıklamayı izlerken bu nasıl bir güzel kafa diye içimden geçirdim.
Zira İmamoğlu bunları söylerken metrobüste insanlar kapısı açık yolculuk yapıyor. Metrobüsten düşüp yaralanan oluyor. Otobüs şoförleri "5 milyar lira alacağımızı öde" diye İmamoğlu'nun kapısında eylem yapıyordu.
İstanbul herkesin gözü önünde çürüyor.
Bunu en iyi sabah akşam trafiğinde yollarda perişan olanlar biliyor.
Ancak İmamoğlu'na göre kendisi aslında çok başarılı fakat algı operasyonlarının kurbanı oluyor. Bu mantıkla da Türkiye'yi yönetmeye talip oluyor.