Başımdan geçen ilginç bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum.
Başlıktan da anlaşılacağı üzere bu bir tatil yazısı.
Yani Memleketin sıcak gündemiyle uzaktan yakından ilgisi yok.
Babamın arabasına Niğde'de öldü fiyatı verilince, biz de alıp İstanbul'a getirelim diye düşündük.
Araçla yola çıktık.
Niğde-Ankara Otoyolu'nda ilerlerken birden hararet yükseldi.
Elimizde boş pet şişeler "su su" diye yoldan geçenlerden yardım istedik.
Sadece Adanalı bir sürücü durdu. O da içme suyunu verdi. Ancak su çare olmadı. Motor arızası büyüktü, Çekici çağırdık.
Çekicinin sürücüsü tam Güldür Güldür'deki Mesut karakteri gibi biri kulağında bir kulaklık sürekli telefonla konuşuyor. Bir şeyler alıp satıyor.
Biz tam bize mi bir şey söyledi derken "Yok hoca telefondayım" deyip konuşmaya devam ediyor.
Bu sırada çekicinin hararet göstergesi artmaya başladı.
Yeğenim Cihat sürücüyü uyardığında "Yok hoca o yalancı hararet arabayı daha bu hafta toplattım" diye cevap verdi. Biz yalancı hararet de nedir diye düşünürken arabadan duman yükselince hop otoyol kenarına çektik çekiciyi yani bizi kurtarmaya gelen çekiciyi de birilerinin kurtarması gerekiyordu işin daha komik yanı daha az önce elinde pet şişelerle yol kenarında "su su" diye bağıran yeğenimle bana bu kez çekicinin şoförü Mustafa da eklendi.
Elimizde boş bidonlar "su su" diye araçlardan yardım istedik.
Ve gördük ki otoyolda düşenin dostu olmuyor.
Neyse sözü uzatmadan devam edelim.
Şimdi bu Mustafa telefon trafiğine başladı.
Bize de sürekli "Tamirci birazdan gelecek" diyor.
Ama ne gelen var ne giden.
Bu sırada yanımıza bir araç yanaştı.
Mustafakemalpaşalı Fehmi Bey,
"Gençler Düzce'ye nasıl gideceğiz" diye sordu.
Çekici sürücüsü Mustafa'nın aklına süper bir fikir geldi.
"Abi arkadaşlar İstanbul'a gidecek. Al yanına Bolu'ya kadar gidersiniz" dedi.
Şimdi biz olur mu olmaz mı diye düşünürken, Fehmi Bey, kim bunlar nasıl güvenirim diye kafasından geçirirken ben basın kartımı gösterdim.
Bize güvenebileceğini söyledim.
Fehmi Bey, "Sizi Allah gönderdi. Cenazemiz vardı 24 saattir uyumadım. Malatya'dan beri araç kullanıyorum. Yolu nasıl bitireceğimi düşünüyordun" deyip. Cipin anahtarını elime tutuşturdu.
Kendimi direksiyonda buldum. Biraz bizi izleyen Fehmi Bey biraz sonra uykusuzluğa yenik düştü. "Fehmi Bey arka koltukta, amcası yan koltukta güzel güzel uyumaya başladılar."
Yolda kendi kendime nasıl bir tevafuk oldu. Acaba Fehmi Bey'in kaza yapmasını önlemek için Rabbim, bizi onlara mı denk getirdi diye düşündüm. Her şerde bir hayır vardır anlayışıyla yola devam ettim.
Yukarıdaki fotoğraf o yolculuktan bir kare...
Düzce otogarında vedalaştık. Sonrası da ayrı bir macera ama daha fazla uzatmayacağım. Esas meseleye geleceğim.
Çekici sürücüsü Mustafa otomobili Ankara Ostim'de İsrafil Usta'ya teslim etti. İsrafil usta "siz bu araçla nasıl otoyola çıktınız Lastiklerde çatlaklar var. Yolda parçalanıp sizi de bir yere savurabilirdi araç" deyince kendi kendime düşündüm.