Tarihin tekerleği ulus devlet

Yönetenler, "Tanrı bizleri eşit yaratmadı, biz yöneten siz yönetilensiniz, eşit olamadığımız için kardeş de değiliz, eşitler oy kullanır, eşit olmayanların oy hakkı yoktur" diyerek hükmediyorlardı!

Burjuvazi ise kendisini yönetenlerle eşit sayarak, insan olduklarını, özgür ve kardeş olduklarını haykırmaya başladı.

Buna karşın senyör, burjuvazi ve serfe; bir elinin parmaklarını göstererek, parmakların eşit olmadığını, uzun parmağın yönetenler, kısa parmağın yönetilenler olduğunu söyleyerek, eşit olmadıkları gibi kardeş de olamayacaklarını söylüyordu!

Lokomotif güç; bilimle, sanatla, edebiyatla, ticaretle uğraşan burjuva sınıfıydı. Burjuvazi vazgeçmeyip diğer ezilenlerle birlikte, "Senin de bir oyun benim de bir oyum var" diyerek karşı çıkarak feodal sistemi yıktı.

Ardından feodallerin elinden devleti alarak kapitalizmin alt aşaması olan rekabetçi kapitalizm dönemini başlattı. Bu dönemde kurulan devletlere de ulus devlet denildi.

İlk ulus devleti, 1640'ta İngiltere'de Cromwell kurdu. Burjuvazi; eşitlik, özgürlük, kardeşlik, adalet, milliyetçilik ve insan hakları sloganları ile yönetilenleri birleştirip feodaliteye karşı mücadele başlattı. Başardılar! Kilisenin ve senyörlerin mallarına el koyarak millileştirdiler! Yani halkın malı yaptılar...

1783'te Amerika'da Lincoln ve Washington, 1789'da Fransa'da Robespier, 1870'de İtalya'da Garibaldi, 1871'de Almanya'da Bismark, 1908'de Rusya'da Lenin, 1911'de Çin'de Dr. Sinyatsun ve 1923'te Türkiye'de Atatürk önderliğinde ulus devlete geçildi.

Bu ileri üretim ilişkisini örgütleyen ve milliyet(etnik) örgütlenmesinden, millet(ulus) örgütlenmesine geçişi sağlayanlara milliyetçi, bu geçişin sloganına da milliyetçilik denildi.

En önemlisi de