Rum'a karşı misilleme şart!

KKTC vatandaşı avukat Akan Kürşat yılbaşı tatili için bulunduğu İtalya'da, KKTC'deki Rum mallarının satışı suçlamasıyla tutuklandı. 16 Ocak günü Roma mahkemesinde yapılan duruşmada Kürşat'ın davasının 6 Şubat'a ertelendiği bildirildi. Bu süreçte Kürşat'ın tutukluluğu devam edecek. Kürşat'ın Güney Kıbrıs'a iadesine itiraz ettiği öğrenildi.

İşgalci, ENOSİS'çi, hâkimiyetçi, hegemonyacı, ırkçı Rum Yönetimi zıvanadan çıktı, iyice kaşınmaya başladı. Boyuna posuna bakmadan, 90 milyonluk dev Türkiye'nin güvencesi altındaki KKTC'ye kafa tutmaya kalktı. Avukat Akan Kürşat'ın Roma'da tutuklanmasını sağlayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, sözde "Rum mülklerinin satışına aracı oldukları" ve sözde "Rum mülkleri üzerinde inşaat yaptıkları" gerekçesiyle, 95 KKTC vatandaşı ve KKTC'ye yatırım yapan bazı yabancılar aleyhine tutuklama kararı çıkararak çizmeyi aştı. Rum yönetimi, bir yandan görüşme ve müzakere isterken, diğer yandan da ambargo ve izolasyon uygulayarak diz çöktürmeye çalıştığı Kıbrıs Türk Halkına yönelik siyasi ve ekonomik bir saldırı başlattı. Tüm Kıbrıs'ın kendi malları olduğunu sanan Enosisçi Rum yönetiminin, KKTC'nin meşruiyetine, hukukuna, anayasal varlığına, ekonomisine, tapularına yönelik bu aşağılık saldırısı ilk değildir. Geçmişte de bazı Kıbrıslı Türkler ve KKTC'de yatırım yapan yabancılar aleyhinde tutuklama kararları çıkaran Rum yönetimleri, ABD, İngiltere ve Rusya'nın kendi vatandaşlarına yönelik "KKTC'den mülk almayın" şeklinde çağrılar yapmasını sağladılar. Ne var ki KKTC'ye güvenen yabancıların yatırım yapmalarını önleyemediler. Kararlı ve cesur olur, gerekenleri yaparsak, Rum tarafı yeni girişimlerinden de sonuç alamayacak, yabancı yatırımları yine önleyemeyecek. Kurucu Cumhurbaşkanı ebedi liderimiz Denktaş'ın uzun yıllar danışmanlığını yapan gazeteciyazar ağabeyim Sabahattin İsmail'in, Rum yönetiminin bu saldırgan tavrına karşı hemen kontrollü kriz yönetimi uygulamasına geçilmesi, Rum yönetiminin tutuklama kararlarını ısrarla hayata geçirmesi, saldırılarını ve savaş ilanını tırmandırması hâlinde ise mütekabiliyet ilkesi gereği, misilleme yapılması gerektiği önerisine tamamen katılmaktayım. İsmail'in önerdiği ve KKTC'de sahibi olduğum Volkan gazetesi manşetinden de yayınladığımız karşı adımlar da kararlılık ve cesaretle muhakkak atılmalıdır:

1- Tutuklama kararlarının iptal edilmemesi halinde, hiçbir Rum yetkilisi ile doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, çözüm konulu diyalog kurulmayacağı ilan edilmelidir

2- İki toplumlu komitelerin ve iki toplumlu etkinliklerin askıya alınacağı açıklanmalıdır

3- BM Genel Sekreteri'nin yeni atanan şahsi temsilcisinin öncelikle bu saldırganlığı durdurması talep edilmelidir. Tutuklama kararı iptal edilene kadar kendisi ile Kıbrıs sorunu konusunda görüşme yapılmayacağı bildirilmelidir

4- Tutuklama kararları iptal edilmezse, Rum siyasilerle ve 50 yıldır Türk mülklerini işgal eden, ekip biçen, Türk arazileri üzerinde inşaat yapan, o inşaatlara izin veren, Türk evlerinde oturan, köylerimizi yakıp yıkan, o dönemlerde Rum hükûmetlerinde ve ordusunda görev alan, toplu katliam yapan, sivil Türkleri öldüren Rumlar aleyhine tutuklama kararları çıkaracağımız ilan edilmeli ve bunun için gerekli istihbarat çalışması başlatılmalıdır.

5- Türk halkına saldırdıkları, katlettikleri, köylerimizi yakıp yıktıkları, mülklerimizi işgal ettikleri ve ortak devlet bütçesinde hakkımız olan paraya el koydukları için savaş tazminatı talebimiz gündeme getirilmelidir.

6- Tutuklama kararı iptal edilmezse, çözüm olacak hayali ile 15 yıl önce durdurulan EŞ DEĞERDE MÜLK dağıtımı yeniden başlatılmalıdır. Eş değer mülk alamayan Güney göçmenlerinin puanları ile mücahitlik puanları bu çerçevede sıfırlanmalıdır

7- Rum saldırısının amacına ulaşmasını önlemek ve zarar görecek inşaat sektörünü ayakta tutmak için;

A-Derinya, Karpaz ve Güzelyurt bölgelerinde toplam 10 bin konutluk sosyal konut projelerine derhal başlanmalıdır