KKTC tanınacak diye Hristodulidis'in ödü kopuyor

Birçok yazımda ve katıldığım televizyon programlarında vurguladığım üzere Güney Kıbrıs Rum Yönetimi(GKRY) lideri faşist EokacıEnosisçi Nikos Hristodulidis, ada gerçeklerine göre bir çözüm için kafa yoracağına, çaba göstereceğine, bilinen Rum tezlerine bağlı kalarak olası çözüm yollarını tamamen tıkayan, imkânsızlaştıran adımlar atmaktadır. Hristodulidis, Rumların lehine olan statükonun devamından yanadır ve bu durumu sürdürmeye çalışmaktadır. Rum liderin en büyük korkusu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) tanınması ve adada kurdukları yalanadolana dayalı sahte düzenlerinin bozulmasıdır. KKTC'nin tanınmasını engellemek için Hristodulidis kapı kapı dolaşmakta ve iş birlikçileri emperyalist Batı ile yeni tezgâhlar hazırlamaktadır. Hristodulidis büyük bir adaletsizlikle üyesi oldukları Avrupa Birliği'nin(AB) Kıbrıs meselesinin çözümünde daha aktif rol almasını istemektedir. Rum tarafı Kıbrıs sorununun, Avrupa'nın da sorunu olduğunu, dolayısıyla çözüme Avrupalıların müdahil olmasının şart olduğunu söylemektedir. Rumların yaptığı hesaba göre, AB'ye tam üyeliği hedefleyen Türkiye, bu hedefine ulaşmak için, Kıbrıs sorununu kendi sorunu olarak benimseyen AB'ye taviz vermek zorunda kalacak ve dolayısıyla Rumlar bundan karlı çıkacaktır. Hristodulidis'in bu planına AB ülkeleri temkinli yanaşmakta ve bu aşamada her zaman yaptıkları gibi taraflara bir an önce müzakerelere başlama çağrısı yapmakla yetinmektedir. Geçtiğimiz günlerde Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi'nde Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, başta ABD Başkanı Joe Biden olmak üzere,Avrupa Birliği (AB) üst düzey yetkilileri AB Konseyi Başkanı Charles Mitchel, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve çeşitli liderlerle yeni bir sayfa başlatmak, ilişkileri geliştirmek üzere gerçekleştirdiği görüşmelerin kapsamı bazı çevrelerce, özellikle Rum-Yunan ikilisi tarafından, doğal olarak da bu fırsatı değerlendirmek isteyen Hristodulidis tarafından, bilinçli bir şekilde saptırılarak çeşitli algı operasyonları için kullanılmaya başlandı.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye'nin AB tam üyeliği hedefine ve ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıların aşılması amacıyla gerekli finansman kaynaklarına ulaşmak için ödün vermeye hazır olduğu, önemli konularda pazarlığa razı olacağı, bunların başında da Kıbrıs ve Mavi Vatan'da taviz vermeye yanaşacağı, müzakerelerin federasyon hedefiyle yeniden başlayacağı gibi yanlış yorum ve değerlendirmeler geçtiğimiz hafta Güney Kıbrıs ve Yunanistan medyasında yer aldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin(BMGK) aldığı son federasyon kararı ile daha da şımaran AB üyesi Güney Kıbrıs, Türkiye'nin AB üyeliğini veto etme kartına, AB, BM ve ABD'nin desteğine güvenerek Türkiye'ye diz çökerteceği gibi yanlış bir hesap yapmaya başladı.Annan Planı referandumunda ve Crans Montana'da Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumu sonrasında Rumlarla uzlaşma olmayacağını anlayarak, bundan gerekli dersleri çıkaran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı görevine yeniden seçilmesinin ardından 12 Haziran'da geldiği KKTC'de, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ile düzenlediği ortak basın toplantısında, KKTC tanınmadan müzakerelerin başlamayacağını açıklaması ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın katıldığı hemen hemen tüm etkinliklerde müzakerelerin ancak egemen eşitliğimizin ve eşit uluslararası statümüzün tanınması halinde başlayacağı açıklamaları Rum-Yunan ikilisinin hesaplarını boşa çıkarmaya yeterlidir.