İşgalci Rum yönetimi AİHM'e hesap vermeli!

Kıbrıs Türk halkı dünyada en büyük haksızlığa, adaletsizliğe ve insanlık dışı muameleye maruz kalmış halkların ilk sırasındadır Buna rağmen devletimiz adaletin ve uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerimizin, insan haklarının ve özellikle de uluslararası hak ve hukukun yerine getirilmesi için üstün çaba sarfetmektedir. Buna en güzel örnek Kapalı Maraş açılımı ve sonrasında alınan kararlardır. Maraş'taki taşınmaz malların tamamına yakınının Evkaf'a ait olduğuna ilişkin alt mahkemenin (Gazimağusa Kaza Mahkemesi'nin, 27.12.2005 tarihinde, 2712000 sayılı davada Kapalı Maraş'taki taşınmaz malların tamamına yakınının başta Abdullah Paşa Vakfı olmak üzere Lala Mustafa Paşa ve Bilal Ağa Vakıflarına ait olduğu yönünde beyan ve tespit kararı vardır.) kararına Rum mülk sahiplerinin itiraz başvurusunun, KKTC Yüksek Mahkemesi'nde (Yargıtay Hukuk Mahkemesi, konu itiraz başvurusunun Gazimağusa Kaza Mahkemesi kararı alındıktan sonraki altı ay içerisinde yapılması gerektiğini ancak hak düşürücü sürenin geçirildiğini kaydederek, Rum mülk sahiplerinin kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri taşınmazların Evkaf'a ait olduğuna ilişkin Mağusa Mahkemesi kararına yaptıkları itiraz başvurusunu, zaman aşımından dolayı reddetmiştir.) görüşülerek karara bağlanmasına, yani Maraş'ın Vakıf Malı olduğunun kuşku götürmeyecek bir gerçek olmasına rağmen sırf gavurun vicdanı rahat etsin diye Maraş'ın açılmasıyla birlikte eski sakinlerin ve Vakıflar İdaresi'nin mülkiyete dair hak ve menfaatlerine halel gelmeyecek şekilde uluslararası hukuk gözetilerek hareket edilmektedir.. Maraş'ta hak iddia edenlerin 2005'te kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu'na (TMK) başvurarak hak aramaları desteklenmekte ve teşvik edilmektedir. Bugüne kadar 400'e yakın Rumyabancı müracaat etmiştir. AİHM'in Maraş'la verdiği kararlar ise tartışmalıdır. AİHM'in iç hukuk tüketilmeden alel acele verdiği kararları kabul edilemez. AİHM'in 5 ayrı davada verdiği kararların tamamı sözde mal sahiplerinin mallarını kullanamamakullanım kaybı nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi yönündedir. Mülklerin Rumlara ait olduğu hususunda herhangi bir karar üretilmemiştir. Geçtiğimiz hafta Güney Kıbrıs Baf Kaza Mahkemesi'nin aldığı ibretlik bir karar, Türk tarafı olarak bugüne kadar yürüttüğümüz iyi niyetli,hakkı hukuku koruyan, destekleyen siyasetimizi gözden geçirmemiz gerektiğini ortaya koymuştur. Baf Kaza Mahkemesi'nin bu kararı muhakkak AİHM'in dikkatine getirilmelidir. Bu köşedeki yazılarımı sürekli okuyanlar benim Maraş'ın Türk Vakıf malı olması cihetiyle biran önce Vakıflar İdaresine devredilmesi ve Ruma topraklarımızı peşkeş çekmek üzere kurulmuş TMK'nın ise hemen lağvedilmesi gerektiği hususundaki görüşümü hatırlayacaktır. Baf Kaza Mahkemesi'nin karara bağladığı davada ,mal sahibi Kıbrıslı Türkler, mirasçıları ve Kıbrıslı Rum vasiden oluşan davacıların, dava konusu malın derhal iade edilmesi ve araziye yasa dışı müdahale ettiği için Rum Yönetimi'nin 50 milyon Euro tazminat ödemesi talebinde bulunmuştu. Üzerine Baf Havaalanı, "Andreas Papandreu" askerî hava üssü, Rum göçmenlere kendi evlerini inşa etmeleri ve ziraat yapmaları için verilen Kıbrıs Türk malı arazinin gerçek sahibine iadesi ve tazminat talebi reddedilmiştir .Mahkeme bununla kalmamış davacı