Erhürman koltuk hastası bi-çare'dir
"Çare değişimdir" diyerek, DEĞİŞİMİ kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesine bağlayan Cumhuriyetçi Türk Partisi(CTP) Genel Başkanı, cumhurbaşkanı adayı, Akel işbirlikçisi ve Rum tezlerinin KKTC acentesi Tufan Erhürman, ilk çare olarak kendi duruşunu gözden geçirmeli, -DEĞİŞMELİ-, Anavatan Türkiye'nin 'bir daha kesinlikle federasyon görüşülmeyecek' kararına saygı gösterip, daldığı rüyadan uyanmalı ve ada gerçeklerini dikkate alarak egemen eşitliğimize, Kıbrıs Türk halkının bin bir meşakkatle şehitler uğruna kurduğu devletimize sahip çıkmalıdır. Erhürman ille de DEĞİŞİM diyorsa, sabah akşam federasyona karşı çıkan ve iki devlete dayalı çözüme karşı çıkan Anavatan Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a da saldırmaktan kendini alıkoymalı, sakinleşerek Rum'un-Yunan'ın kuyruğuna maşrapa olmaktan vazgeçmelidir. Erhürman, çareyi değişimde görüyorsa, esas çarenin geçmişten ders alarak devletimiz KKTC'ye ve Anavatanımıza sarılmak olduğunu, Kıbrıs Türk halkının iki devletli çözüm iradesinin kökleşmesi olduğunu ve daha da önemlisi çarenin birlik ve beraberlik içerisinde kenetlenmek olduğunu, tek yürek olmaktan geçtiğini kafasına kazımalı, yüreğinde hissetmelidir.
Kendini dev aynasına gören, sürekli "kazanacağım, cumhurbaşkanı olacağım" diye adeta "eşeğe binmeden ayaklarını sallayan" Erhürman'a değişim yerine federasyon illetine karşı üzerinde durulması gereken ÇARE'leri sıraladım. Kıbrıs Türk halkının ÇARE-SİZ değildir,egemenliğe,devlete ve Anavatan Türkiye'ye bağlı olan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın görevine devam etmesi için sandığa gidecek, Erhürman'a dersini verecektir.
ÇARE, Rum tarafının keyfini beklemek, bir 60 yıl daha masaya bağlı kalmak yerine, müzakere zincirlerinden kurtulup, egemenliğimize sahip çıkmak, devletimize güvenmek ve tanınmasını sağlamaktır.
ÇARE, Kıbrıs Türk halkını yok etmek isteyen Rum'a ve destekçileri emperyalist Batı'ya karşı dik durmaktır.
ÇARE, Kilise destekli Enosis'in ve EOKA'nın Güney Kıbrıs'ta canlı olduğunu bilmek, ilk fırsatta adada tek bir Türk bırakmamak üzere, Akritas gibi, İfestos gibi soykırım planlarını devreye sokacaklarının hazırlıkları içerinde olduklarını unutmamak ve geçmişteki katliamları, göçleri yeniden yaşamamak için uyanık ve tedbirli olmaktır.
ÇARE, adayı Yunan yapmak üzere silahlanan, şer ittifaklar oluşturarak ada topraklarını, üsleri yabancı askerlere peşkeş çeken, Girne'de Kıbrıs Türk halkını denize döküp vatanlarını kurtaracaklarını söyleyip hala daha EOKA mücadelesini göklere çıkaranların oyununa gelmeyip, adada huzur ve barışın teminatı olan Anavatan Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğüne sahip çıkmaktır.
ÇARE, Rum tarafının içinde Maraş ve Güzelyurt'un da olduğu ülkemiz topraklarına gözünü diktiğini bilmek ve tükenmiş federasyon ve yeniden birleşme hayaliyle kurulan tuzaklara düşmemek, kanmamaktır.
ÇARE, eşit kurucu ortağı olduğumuz 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki' haklarımızı gaspeden, kendi yönetimlerini Bizans oyunlarıyla adanın tek meşru devleti konumuna getiren, Kıbrıs Türk halkını ikinci sınıf vatandaş olarak gören ve adada yaşam hakkı vermeyen, hiçbir şeyi paylaşmak istemeyen Rumların gerçek niyetlerini iyice anlamaktır.
ÇARE, siyasi eşitliğimizi-dönüşümlü başkanlığı, Türklerin karar almada etkin söz hakkı olmasını- kabullenmeye yanaşmayan Rum yönetimlerinin, Kıbrıs sorununun çözümünde uzlaşmaz tutumlarını ve samimiyetsizliklerini kavramaktır.