Bizi tanımayanlarla masaya oturulmaz!

Avrupa Birliği'nin ve Emperyalist Batı'nınözellikle Güney Kıbrıs Rum yönetiminin şu sıralar odaklandığı nokta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınmasını önlemektir. Son dönemde tanınmayla ilgili önemli yol kat edilmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tanınma çağrısı yapmasının sonrasında Türk devletleri teşkilatına gözlemci de olsa üye olmamız memnuniyet vericidir ve tabii tanınmanın yolu açılmıştır.Bu durumdan özellikle Güney Kıbrıs Rum yönetimi panik içerisindedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınmasını önlemek için ellerinden geleni yapmaya başladılarYunanistan Başbakanı Miçotakis göreve gelmezden evvel Kıbrıs meselesinin çözümü için üyesi oldukları Avrupa Birliği'nin bu konuda daha etkin rol almasını isteyeceğini belirtmişti. Seçildikten sonra da görüyoruz ki bu yönde Avrupa Birliği'ni kullanmaya başladılar.Kıbrıs Türkünün bu millî davasında geldiğimiz noktadan geri dönmeyeceğini çoktan anlamaları gerekirken hâlâ daha anlamamış görünüyorlar. Bu konuya üyesi oldukları Avrupa Birliği'ni de dahil ederek akılları sıra Türkiye'nin 50 yıldır kapısında beklediği Avrupa Birliği üyelik sevdasını kullanmak amacındalar. Veya işte Sayın Cumhurbaşkanının belirttiği vize serbestliği, Gümrük Birliği meselesi Gümrük Birliği'nin gözden geçirilmesi meseleleri ve başka şeyler ortaya koyup akılları sıra Türkiye'yi kandıracaklarını sanıyorlar.Ancak ben, Türkiye'deki hükümetin geçmişte 2002'lerde Annan Planı döneminde yaptıkları yanlışları bir kez daha tekrarlamayacağına inanıyorum.Bu devletin başı Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler'de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması için çağrı yaptıktan sonra yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Lefkoşa'nın merkezinden dünyaya, müzakerelerin başlaması için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması gerektiğini çok açık ve net bir şekilde ortaya koyması inancımın en büyük güvencesidir.Bundan geri adım atması ihtimali yoktur. Tanınma talebinden geri dönüş olmayacağına ve Türkiye'nin bu noktada dik duracağına güvenim sonsuz.Tedbiri de elden bırakmayalım. Elbette rahatlık içerisinde de oturmayalım. Bir an evvel bu konulara tamamen noktayı koymak için de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması hedefine ulaşmamız lazım.Ada gerçeklerine göre bir çözüm bulunmalıdır Kıbrıs Türk halkı, 1960 Antlaşmalarına göre adada 2 egemen kurucu ortaktan biridir. Bu durum, Birleşmiş Milletler'de tescil edilmiştir. Egemenlik hakkımız ortadadır. Bu egemenlik hakkımızı kullanmaktan kimse bizi alıkoyamaz. Bizim mücadelemiz budur. Yıllarca Kıbrıs Türkünün verdiği mücadelede budur.Hâlâ daha iki bölgeli, iki toplumlu federal sistem konuşuluyor. E kardeşim 1977'de bu Federasyonu rahmetli Rauf Denktaş, ebedi liderimiz ortaya attı, o günkü koşullarda. O günden bugüne 46 yıldırgörüşüldü. Rum tarafının bilinen uzlaşmaz tutumudolayısıyla da bir anlaşma mümkün