İYİ Parti kimliğini buldu: İslâm'sız Türkçülük

İYİ Parti nihayet 'gerçek' kimliğine kavuştu.Geriye gideceklerini, eskiyi dayatacaklarını tahmin ediyorduk. '28 Şubat'ı özlediklerini biliyorduk. 'Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' teklifiyle, '1971 Nihat Erim dönemi'ne özendiklerinin ve 27 Mayıs sonrasında oluşturulan sisteme benzer bir sisteme dönmek arzusunda olduklarının farkındaydık. Ancak, fakat, lâkin, amma 1930'lara kadar gerileyebileceklerini tahmin bile etmiyorduk.İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Meclis'te grup toplantısında eline bir kitap alıp salladı. "İktidar olduğumuzda 'ilkokul'dan itibaren bunu ders olarak okutacağız. Bu, önemli bir eserdir" dedi. Kitabın adı Medeni Bilgiler, 1930 yılında Ayşe Afet İnan tarafından yazılan kitap, bir dönem ders kitabı olarak da okutulmuş.Afet İnan, Atatürk'ün vefatının 25. yılında kitabı Mustafa Kemal'in yazdırdığını ileri sürdü. Kitap 1969'da, Atatürk'ün ölümünün 30'uncu yılında, bazı belgeler eklenerek, "Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün El Yazıları" adıyla tekrar yayımlandı.KİMLİK SORUNUNU ÇÖZDÜGerçekten Atatürk tarafından yazılıp yazılmadığı bir tarafa, kitapta yer alan ifadeler yakın tarih boyunca hep tartışıldı. Akşener, nasıl bir tartışmanın fitilini ateşlemek için böyle bir çıkış yaptı bilmiyoruz ancak bu çıkışıyla İYİ Parti'nin uzun zamandır yaşadığı kimlik bunalımına son noktayı koydu. Meral Hanım, kürsüden, elinde salladığı kitapla partisinin kimliğinin 'İslâm'sız Türkçülük' olduğunu ilan etti.İYİ Parti liderinin ilkokullardan itibaren ders kitabı olarak okutmak istediği ve Meclis kürsüsünden salladığı Medeni Bilgiler kitabının 28'inci sayfasında, "Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra, bu din ne Arapların, ne aynı dindeki Acemlerin ve ne de Mısırlılar ile sair milletlerin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu" deniyor.Sayfa 158'de, "Din birliğinin de bir ulusun kuruluşunda etkili olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüzün önündeki Türk ulusu tablosunda bunun tersini görmekteyiz" deniyor.Sayfa 159'da, "Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin amacı, bütün ulusların üstünde yaygın bir Arap ulusçuluğu politikasına dayanıyordu. Bu Arap düşüncesi, ümmet sözcüğü ile dile getirildi. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, yaşamlarını Allah sözcüğünün her yerde yükseltilmesine adamaya zorunlu idiler" deniyor."KUR'AN'I EZBERLEMEKTEN BEYNİ SULANMAK"Yine aynı sayfada, "Türk ulusu birçok yüzyıl boyunca ne yaptığını, ne yapacağını bilmeksizin, adeta bir sözcüğünün anlamını bilmediği halde Kur'an'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler" deniyor.Sayfa 160'da, "Bir yandan Arapları zorla buyrukları altına aldılar, bir yandan Avrupa'da, Allah sözcüğünün kutsal parolası altında Hristiyan uluslarını yönetimleri altına aldılar.... Mısır'da belirsiz bir adamı halifedir diye, yok ettiler, hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet belirtisi ve ayrıcalığı olarak altın sandıklara