Birleşmiş Milletler'in 80. Genel Kurulu için ABD'ye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York'taki programlarının ardından Washington'a geçerek, ABD Başkanı Trump ile bir zirve gerçekleştirdi.

Erdoğan-Trump görüşmesi hem bölgemiz hem Gazze hem de dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan krizler açısından fevkalade önemli bir zirveydi. Siyonist terör örgütü İsrail'in vahşeti dolayısıyla dünyada bütün siyasi dengelerin altüst olduğu bir dönemde, gerçekleşti zirve.

İki liderin görüşmesini sadece Türkiye-ABD ilişkileri açısından ele almak mümkün değil. Türkiye, 20 yıldır dünyada yaşanan adaletsizliklere ve çifte standartlara dikkat çeken bir ülke. Tayyip Erdoğan'ın "Dünya 5'ten büyüktür", "Daha adil bir dünya mümkün" ifadeleriyle dile getirdiği hususlar yaşadığımız krizlerin temel nedeni.

BM Genel Kurulu'nda Trump ve Erdoğan aynı gün ve zaman diliminde konuştu. Trump ikinci, Erdoğan ise dördüncü konuşmacıydı. İki liderin konuşmalarındaki mesajlara baktığımızda görüşmenin ne kadar hayati olduğu net anlaşılır. İki lider İsrail başta olmak üzere birçok konuda farklı değerlendirmelerde bulundu. Trump, İsrail'in arkasında durdu, Erdoğan ise İsrail'in bütün vahşetini BM kürsüsünden dünyaya anlattı.

Türkiye ile ABD arasında Obama'nın son döneminden beri ilişkiler gergin. Özellikle Suriye'deki iç savaşın patlamasının ardından Obama yönetimi Türkiye'ye karşı ikiyüzlü politika sergilemeye başladı. 15 Temmuz ihanet kalkışması Obama yönetiminin teşvikiyle gerçekleşti.

Trump'ın birinci döneminde de ABD ile ilişkilerimiz gelgitli oldu. İlk döneminde Türkiye, Suriye'de 4 sınır ötesi operasyon yaptı. Bu harekatlar neticesinde Suriye'de kurulmak istenen terör devleti projesi çökertildi.

Trump'tan başkanlığı devralan Obama'nın yardımcısı Biden, Türkiye karşıtlığında zirve yaptı. Biden göreve başlamadan Türkiye'ye müdahale edeceğini açıkça ilan etmişti. Biden, Türkiye'de darbe yapılamayacağını anladığı için muhalefeti destekleyerek, iktidar değişikliği hayalini dile getirdi.