500. Yıl Vakfı amacını unuttu mu!

EVANJELİKLERLE İŞ BİRLİĞİ YAPAN YAHUDİLER DÜNYADA HUZUR BIRAKMADI

İspanya'dan kovulan Yahudilere II. Bayezid, Osmanlı devletinin kapılarını açtı. Bu sayede Avrupa'nın muhtelif ülkelerinde haksızlığa uğrayan Yahudiler, sığınacakları güvenli topraklar buldu. Osmanlı topraklarında yaşayan Yahudiler ile Müslümanlar arasında yıllarca hiçbir gerilim yaşanmadı.


Emperyalist devletler Osmanlı'yı zayıflattıkça, Yahudilerin içindeki Siyonistler, kendilerine sahip çıkan devlete karşı, özellikle Evanjelik sapkınlarla iş birliği halinde gizli saldırılara geçti. Filistin topraklarına yerleşme hedeflerine, emperyalistlerle yaptıkları iş birliği neticesinde 1. Dünya Savaşı sonrasında ulaştılar. O günden beri bölgede huzur kalmadı, kan ve gözyaşı dinmiyor.


Osmanlı devletinin Yahudileri Avrupalıların saldırılarından kurtarması dolayısıyla Türkiye'de yaşayan Yahudi cemaati, 1992 yılında 500. yıl dolayısıyla bir vakıf kurdu. Vakfın kuruluş amacında şu ifadeler yer alıyor: "Türklerin devlet ve toplum olarak üstün insanlık vasıflarını her türlü olanaktan yararlanarak tüm dünyaya tanıtmak, din ve vicdan hürriyetlerini korumak için bağnazlık ortamından kaçarak Türk toprağını vatan seçen Musevilere kucak açan Türk Milleti'nin insancıl yaklaşımını en geniş şekilde yurt içinde ve yurt dışına duyurmak ve Musevi yurttaşlarımızın şükran ifadelerinin açıklanmasına yardımcı olmak... tır."


NETANYAHU ZALİMİNE "DUR" DEMEK ÖNCELİKLE YAHUDİLERİN GÖREVİDİR!

Bir dönem 500. Yıl Vakfı Başkanlığı yapan Silvyo Ovadya, bir demecinde İspanya'dan kovulan Yahudilere kapılarını açan Osmanlı için şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Padişah II. Bayezid'in çabalarıyla, gemi göndermesiyle ciddi sayıda Yahudi, Osmanlı'ya gelmiştir. Bazıları Kuzey Afrika'ya giderken, Portekiz'den sonra özellikle Maranos dediğimiz gizli olarak Yahudiliğini sürdüren ve Hristiyan görünümünde olanlar da ağırlıklı olarak Hollanda'ya gitmiştir. Sonraları Osmanlı'ya gelmişlerdir çünkü hiçbir Hristiyan ülkesi Osmanlılar kadar Yahudilere dini özgürlüklerini vermemişlerdir, en geniş dini özgürlük Osmanlı'da olmuştur. Kültürel olarak belki çok ileriye gitmemişlerdir ama dini özgürlüklerini hep yaşamışlardır."