Merkezinde Ekrem İmamoğlu'nun olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluk soruşturmasının, medya yöneticileri ve bazı gazetecilere ulaştığı görülüyor.
Bilindiği gibi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan ve tutuklanan Ekrem İmamoğlu ve 99 şüpheli hakkında; "suç örgütü yöneticisi olmak", "suç örgütüne üye olmak", "irtikap", "rüşvet", "nitelikli dolandırıcılık", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından başlatılan soruşturma sürüyor.
Sabah gazetesinin dünkü haberine göre yüzlerce delegenin para, hediye ve işmevkii karşılığı oylarının satın alındığı iddialarıyla şaibe karışan CHP 38. Olağan Kurultayı'na yönelik soruşturma da derinleşiyor.
Başlatılan soruşturma kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheliler ve yakınlarının mal varlıklarını mercek altına aldı. 552 kişinin tapu kayıtları inceleniyor.
Savcılık araştırmaları sadece oy değiştiren delegelerle ilgili değil. Sabah'tan Mahmut Övür'ün yazdığına göre "İşin içinde medya patronları, gazeteciler ve kamuoyu araştırması yapan anket şirketleri de var. Hesap hareketleri araştırılanlar arasında Halk TV'nin sahibi Cafer Mahiroğlu, Can Kakışım, İsmail Saymaz ve Ertan Aksoy dikkat çekiyor."
Türkiye'de 27 Mayıs 1960 darbesinden itibaren 10 yılda bir demokrasiye müdahale edildi.
Bütün darbelerin işbirlikçisi, başta o günlerin Hürriyet gazetesi oldu.
Asker içindeki cuntacıları gazeteler, daha sonra özel televizyonlar (bundan böyle medya diyelim) kışkırttı. Algı operasyonlarıyla darbecileri masum, darbeleri, demokrasiye dönüş için meşru müdahale olarak savundular.
Türk milletinin kendi mana köklerine dönüp büyük devlet olma azminin karşısında en büyük engel; millet düşmanlarının beslediği, kurdurduğu, desteklediği basınmedya olmuştur.
Milletimizin milli ve manevi değerlerinden koparılıp Kur'an ikliminden uzaklaşmasında, tek parti döneminden itibaren en büyük rolü oynayan da medyadır.
Darbe olur da partisi olmaz mı
Darbe olur da medyası olmaz mı
Cuntaların partisi CHP, cuntacıların medyası malum medyadır.
Bu yazdıklarımız bir iddia değil, hakikatin ta kendisidir.
Hürriyet gazetesi, merhum Turgut Özal'a açıktan savaş açan bir tetikçiydi.
Hürriyet gazetesinin 19 Nisan 1988 tarihli sayısının sürmanşetinde, "Basın Birinci Kuvvettir" ifadesiyle başlayan bir mektup yayınlandı.
Bu mektubunda gazetenin sahibi Erol Simavi, Özal'a meydan okuyor, aşağılayıcı bir üslupla "basın birinci kuvvettir" diyordu.