Yunusça konuşmak
1
Cuma günkü yazımızı 'Yunusça konuşmak lazım' diye bitirmiştik. Yunusça konuşmanın nasıl bir şey olduğuolacağı sorusuna cevap olarak, ozanımızın o herkesin bildiği dörtlüğünü buraya dercederek başlayalım istedik.
Ben gelmedim davadavi için
Benim işim sevi için
Dost'un evi gönüllerdir
Gönüller yapmağa geldim
Hemen arkasından da şu güzelim atasözünü ilave edersek, mesele daha bir açıklığa kavuşmuş olur: "Söz ola ki kese savaşı, söz ola kese başı"
Ara not: Genellikle bir mahkemede kişilerin kendilerini savunması olarak, ya da idealize edilmiş bir ülkü olarak bildiğimiz 'dava'nın kökeninde rahatlıkla kavga olarak okuyabileceğimiz 'meydan okuma' anlamı da vardır.
2
PKK'nın, örgütü fesih ve silah bırakma kararı aldığı kongrenin ardından KCK eş başkanı Bese Hozat uzun bir açıklama yapmış;
Konumuz bağlamında (Yunusça konuşmak) orada diyor ki: "Silah üzerinden iştahlı bir tartışma yürütülüyor (...) Barış gerçekleşirse bu kesimlerin cepleri boşalacak, kariyerleri bitecek. Bu nedenle süreç karşıtı tutum alıyorlar. Savaştan beslenen, ekranlarda nefret diliyle konuşan bu güruh toplumda ciddi bir öfke yaratıyor."
Ne kadar doğru ne kadar isabetli bir teşhis değil mi Yani toplumda bir kesimin Yunusça konuşmadığını, Yunusça konuşulmaz ise karşı cenahta bir öfke birikimine sebep olacağını söylüyor.
Ne var ki aynı Bese Hozat aynı konuşmada; ta başlangıcından beri sürecin bir al-ver süreci olmadığı, bir pazarlık içermediği söylenilmesine; örgütün kayıtsız-şartsız, amasız-fakatsız kendisini feshedip silah bırakması gerektiğine; ancak ondan sonra birtakım hukuki düzenlemelerin ve siyasi sürecin söz konusu olacağına dair kuvvetli ve kararlı açıklamalar yapılmasına, Abdullah Öcalan'ın mektubunun da bunları içermesine, örgütün de bu doğrultuda karar almasına rağmen diyor ki: "Gerillanın elinden silahı ancak önder Apo alabilir. Bu da ancak onun fiziki özgürlüğü ile mümkündür."