Yeniden Bosna'da2

MÜSTAKİL ÖN NOT

Gündem o kadar hızlı akıyor ki, çoğu kez yetişmek mümkün olmuyor. Bazılarını bilerek, bir kısmını habersizce geçip gidiyoruz mecburen...

Cuma gününden başlayarak, birkaç yazı hakkımı Bosna izlenimlerine ayırmış olsam da;

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın 30 Ekim 2024 Çarşamba günü Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla TBMM Ak Parti grup toplantısındaki konuşması üzerine bir iki şey söylemeden geçip gitmek mümkün değil.

Erdoğan'ın konuşmasında, Cumhuriyet'e teorik bir çerçeve çizdikten sonra, Türkiye Cumhuriyeti'nin serencamını anlattığı birinci bölüm müstakil bir konuşma olmalıydı.

Müstakil olmalıydı ki; konuşulsun, aktarılsın, üzerinde tartışılsın ve beklenen tesir hasıl olsun.

Ancak; Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasının devamında, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin bir hafta önce söylediklerine dair düşünce ve kanaatlerini dile getirince;

Kendi kendine, kendi konuşmasının birinci bölümünü iptal etmiş oldu ve yazık oldu.

Üstüne bir de aynı gün Esenyurt Belediye başkanının tutuklanması gelince bu kez normal şartlarda bir manifesto muamelesi görebilecek konuşma tamamen muattal hale geldi...

30 yıl aradan sonra Bosna'ya bu kez öteden beri dostum olan Temel İşcan'ın Türkiye'nin (Türklerin) Sarayevo'da açtıkları üniversiteden mezun olan üç delikanlı ile açmış oldukları otel nedeniyle yaptıkları davet çerçevesinde gittik. (İsmet Uzun - Musa Köse - Hamza Bayrak, otelin adı: 'Astra Hotel')

Bu arkadaşların her birine, gösterdikleri ev sahipliği ve ilgi nedeniyle sonsuz teşekkür ederim. Zaten profesyonel mesleği olması hasebiyle başta İsmet kardeşim olmak üzere rehberlikleri için şahsım ve ailem adına şükranlarımı sunmak isterim. (Eşim Emine, oğlum Furkan, gelinimkızım Ayla, torunlarım Zehra ve Ali Atıf)

Çocuklar okulları nedeniyle cuma günü geldiğimiz Sarayevo'dan pazar günü ayrıldılar, eşimle biz kaldık ve kah rehberimiz eşliğinde, kah kendi başımıza bir hafta Sarayevo'yu yaşadık...

1995'teki bizim şehre giriş hikayemiz eğer unutulmadıysa benim yazılarım sayesindedir... diye düşünürdüm, lakin öyle değilmiş. Anladığım kadarıyla o yolculuk Bosna'da bir efsane gibi anlatılagelmiş...

O gün şehre Igman dağında inip, Tünel'den geçerek girmiştik.

'Yol Boyunca'da Tünel hakkında ve Tünel'den geçişimize dair şunları yazmışım... "Bu Tünel bize söylendiğine göre 820m uzunluğunda, 1,30-1,70 m yüksekliğinde, 1m genişliğinde, duvarlarından sular akan, maden ocaklarındakine benzer bir tünel (...)

Dünya medyasını bilmiyorum fakat Türkiye medyasında bu Tünel'den ilk kez bahsedildiğine eminim..."