"Hala beklemeye devam edecek misin Arap ulusu" ()

Arap'ın Filistin'de İngiliz sömürgeciliği ile olan öyküsü, diğer bütün Arap ülkelerinin söz konusu sömürgecilikle yaşadığı öykünün aynısıdır. İngiliz emperyalizminin Filistin'de Araplara kurduğu hile ve komplolar da, diğer ülkelerde gerçekleştirdiği senaryoların aynısıdır.

Gerçekte buna öykü demek, oldukça hafif ve müsamahakar bir nitelemedir. Aslında "sürekli tekrarlanan oldukça acıklı bir facia ve trajedi" demek daha uygun olur. Trajedinin en az kendisi kadar insanı kahreden bir başka yönü de, Arapların biteviye yenilenen bu komplolara karşı gözlerinin bir türlü açılmaması, her defasında perişan olmalarına rağmen tuttukları yolu değiştirmemesi, tekrar tekrar defalarca ısırılıp zehirlendikleri delikten sakınmamasıdır.

Bu trajedi İngiliz vicdanından medet umma, ona tutunup sığınma trajedisidir.

Aslında İngiliz'de (ABD'de) vicdan olduğuna inanmanın kendisi bile başlı başına bir faciadır!

Bu vicdan, bütün Arap ülkelerinde, Arap'ın defalarca ısırılıp sokulduğu bir engerek yılanları kovuğudur. Tüm alanlara karşın bu deliği bir türlü tıkamıyorlar ve nihai anlamda, hadis-i şerifin bildirdiği hakikat aleyhlerine tecelli ediyor. (...)

Bir avuç siyasetçi cihadı ve onun zorluklarını göğüslemeyi göze alamayıp, halkları için yolun ehvenini, işin kolayını tercih ederek kongrelerle, anlaşmalarla, görüşme ve konuşmalarla vakit öldürmeye koyuldular. (...)

Kendi halkını böylesine uyuşturup uyutan, uyanmadan rahatına devam etmesi için onları yelpazeleyen ve uykularını en güzel rüyalara gark eden siyaset adamları varken, emperyalistler bu halkların gasp ettikleri haklarını niye teslim etsin ki (...)

İnsaflı olmak gerekirse; yiğit Filistinlilere oynanan bu oyunun esas sorumlusu İngilizler değil, Mısır ve diğer Arap beldelerinden gelen lider statüsündeki kişilerdi.

Sorun bir ırk ya da devlet sorunu değildir.