Sözün bittiği yer, yeni bir hikayenin başlangıcıdır aynı zamanda...

Cuma günkü yazımıza zeyl: Türkiye'nin İsrail'e haddini bildirmesi Trump'ı dahi sevindirecektir. Açıktan bağırıp çağıracak, tehditler savuracaktır, lakin Epstein dosyalarından da kurtulacağı, özgürlüğüne kavuşacağı için, için için sevinecektir, inanın...

İnternette bulamadım, belki de ben beceremedim; ya milletvekili listesinden silinmesinden sonra ya da mal beyanı gerekçe gösterilerek açılan dava sonrası R. Tayyip Erdoğan'ın yapacağı basın toplantısı için metin hazırlamamız gerektiğinde, odanın içinde dolaşıyordum, yazıklanarak, sızlanarak ve söverek...

Birden, beraber çalıştığım Mustafa; dur abi ben başlıyorum... dedi. Ben o sırada; şimdi ne yazacağız ki, sözün bittiği yerdeyiz... demişim, Mustafa'da 'sözün bittiği yerdeyiz' diye başlamıştı.

Malumunuz o davalar bireysel olarak Tayyip Erdoğan'ın, örgütsel/kurumsal olarak da Ak Parti'nin önünün kesmek için açılan davalardı. Erdoğan'ı milletvekili listesinden silmişlerdi. Ama parti genel başkanlığı halen geçerliydi.

Egemen güçler, büyük ihtimalle, milletvekili olmasını engellersek Erdoğan sahadan çekilir, Parti'de dağılır... diye düşünmüş olmalılar.

Oysa Erdoğan hiç de onların beklediği gibi davranmadı. Bırakın bırakıp gitmeyi, hatta daha da fazla bir iştiyakla seçim çalışmalarını sürdürdü ve Partisi'ni tek başına iktidara taşıdı...

Kimilerine göre sözünü ettiğim bu toplantı ve oradaki konuşma Ak Parti'nin ikinci kez kuruluşu/ikinci kez kuruluş deklarasyonunun yayınlandığı andır. Meraklılar, Egemen Bağış'a sorabilir.

Durup dururken bunu neden anlattım derseniz;

Gazze'de de sözün bittiği yere gelindiğini bir de ben haykırmak ve sözün her bitiş noktasında Allah'ın yeni bir harekat başlattığını, yeni bir umut doğduğunu söylemek, bunu da başta kendime inandırmak ve herkese haykırmak istedim...

BENDEN ADAM (!) OLMAZ, OLMADI ZATEN...

Hani yukarıda, sözünü ettiğim basın toplantısının metnini internette bulamadığımı söyledim ya...

Bu bana geriye dönüp bir bakma fırsatı verdi...

Allah nasip etti; Ak Parti'nin medeniyet yürüyüşünde ve Tayyip Erdoğan'ın liderlik serüveninde anın ve sürecin gereği olarak binlerce metin yazdım veya yazılmasına vesile oldum; bu metinlerden bir tanesini bile tutup saklamamışım/arşiv tutmamışım... Binlerce toplantıya katıldım, hiçbirine ait bir notu gönümüze taşımış değilim.

Şimdilerde bunun üzerine çok düşündüm ve dedim ki; sen gerçekten hıyarın tekiymişsin, bir şey olamayacağın daha oradan belliymiş... Sadece o metinlerin bir suretini, ki Erdoğan'ın kullandığı nüsha bile olabilirdi, muhafaza etseydin, şimdi başlı başına bir değer ifade ederdi, hele kronolojik sıraya göre tasnif edilmişse...