Selefilikten mürciyeye kaderiyeden cebriyeye
1
Bilindiği üzere insan gençken daha tutkuludur. Tutkusu biyolojinin gereği olduğu kadar yaşının da doğal bir sonucudur.
Genç adam, henüz çok az şey yaşamıştır, gördükleri, görgüsü, tecrübesi sınırlıdır; okudukları, dinledikleri pek çeşitli olmayıp belli bir anlayışa mensuptur, yani henüz dünyaya dar bir pencereden bakmaktadır.
Dolayısıyla genç adam, kolay kolay kurallara uymayıp başkaldırandır, katıdır, köşelidir, radikaldir; İslami literatüre göreyse harici veya selefidir... İşin doğası gereği...
Yaş ilerledikçe, insanların görgüleri arttıkça, okudukları ve dinledikleri çeşitlendikçe, tecrübe ede ede ilerledikçe, kendi mahallesinindünyasının dışında da dünyalar keşfettikçe; yargıları da yumuşar, toleransı artar, aidiyet duyduğu çerçeve genişler, en önemlisi de bu alemde kendine ne kadar yer varsa, aynı miktarda başkalarına da var olduğuna inanır hale gelir.
Ve nihayet insan; bırakın insanı tekfir etmeyiötekileştirmeyiayrıştırmayıaşağılamayıtahkir etmeyi... neredeyse her şeyi irca edip Allah'aahirete havale eder hale gelir.
2
Yine gençken insan; 'ben' ile başlayan; yaparımyaptımyapacağımolduolacakolacağım... gibi hüküm cümleleri kurar, çok rahatlıkla ve doğallıkla.
Yani, hayatın bir anlamda kendi yaptıklarıyla oluştuğuna veya ona göre oluşacağına inanır.
Hayatın asli faili olarak daima kendisini görür genç insan.