ŞEDDELİ CAHİLLİK
1
Cuma günkü yazımızda; ne hazindir ki bu askerler silahlı olmayı en akıllı olmakla eş tutmuşlardır... demiştik.
Hadi diyelim ki askerler silah taşıyor olmalarının verdiği üstünlük hissi ve özgüvenle böyle düşünüyorlar. Peki aynı hal kimi sivillerde de görülüyorsa buna ne diyeceğiz
Bazen, bazı sorulara cevap bulmak, bir dağı yerinden oynatmaktan daha güç bir hal alabilir...
Öyle siviller var ki, hatta bunların bir sosyal sınıf oluşturduğunu da söyleyebiliriz; toplumun en lümpen, en cahil, en aşağı tabakasını oluşturmalarına rağmen kendilerini allemi cihan zannederler...
Türkiye ölçeğinde bu tiplerin alameti farikaları göğüslerine taktığı Atatürk rozeti veveya vücutlarına yaptırdıkları Atatürk dövmeleri ve araçlarının arka camına yazdırdıkları Atatürk ismidir. Bildirgeçleri 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' cümlesidir...
Atatürk ismiyle (sopasıyla) beraber; laiklik, medenilik, çağdaşlık gibi kelimelerle bir iki cümle kurabiliyorlarsa, tutmayın mahallenin delikanlılarını, genç kızlarını, her birisi çağdaşlık ateşiyle ısınmış ve ışımış meşale gibi yanarlar ve aydınlanırlar.
Bir kez kendileri aydınlandı mı kendilerini toplum aydınlatma misyonuyla görevlendirilmiş kabul ederler...
Ancak bu tiplerin aydınlığı, silah taşıdığı için kendilerini en akıllı zanneden askerlerin haline benzer, silahın yerini bu kez 'Atatürk' almıştır...
Oysa söz konusu sembolleri taşımakla üstün olduklarını vehmettiklerinden dolayı kelimenin tam anlamıyla akılsız ve izansızdırlar, cahildirler, dolayısıyla her daim akıllıların tezgahına düşmeye mahkumdurlar...
Kendilerini neyin akılsız, neyin akıllı yaptığının farkında olmadan başkalarına bilimsellik kasarlar.
İşte bu hal onları şeddeli cahil yapar...
Fazla haksızlık yapmayalım. Onların da başarılı olduğu kimi zamanlar ve olaylar söz konusudur. Ancak onların bu başarısı; akıllı düşününceye kadar deli dereyi geçer... kabilindedir. Yani başarıları kendi marifetlerinden neşet etmemiştir. Başkasının ataleti, yavaşlığı, sendelemesi, nasipsizliği ve hatta boş vermişliği nedeniyledir.
2
Yukarıda anlatılanlarla ilgili bir prototip arayışına çıktığımızda hiç zorlanmayacağımızı; her an, her yerde bu tiplerden mebzul miktarda bulunacağını beyan etmek durumundayız.
Biz bu yazıda, bunlardan çok tanınmış birinin örnekliğinde devam edeceğiz. O biri CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan başkası değildir.
Bu tip, tipik; cahil cesur olur... deyişinin örnek kişisidir neredeyse. Buna bir de onun ata memleketinin bir vasfını (her halükarda ve her yerde özgüven) eklersek ortaya ülke sınırlarını aşan küresel çapta bir cehalet ve lümpenlik ortaya çıkar...