RÜYANIN GÜCÜ BİR MEDENİYET İNŞASI

1

Osmanlı Devletinin kuruluş efsanesinin Şeyh Edebali'nin -gerçekten görülmüş olsun veya olmasın- bir rüyasına dayandığını sakın unutmayalım...

2

Hani; George Orwell'in Hayvan Çiftliği ve 1984; Aldous Huxley'in Cesur Yeni Dünya romanları için; adamlar geleceği görmüşler ve yazmışlar... deriz ya.

Niye; Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur romanında Mümtaz'a söylettiği "Milletlerin birikmiş kudreti nesillerin hatasının üzerinden atlar geçer..." cümlesine hak ettiği değeri vermiyoruz.

Tanpınar sanki bir cümlede koca bir tarihi ve geleceği özetlemiş;

Meseleye Osmanlı parantezinde yaklaşırsak; o tek cümlede, önce asırlara sari güçlü bir medeniyetin kurulduğunu ne var ki son bir iki asırnesildir sönümlenmenin, zayıflanmanın yaşandığını, hatalar işlendiğini, lakin tek tek milletin her ferdinin zihninekalbine işlemişyerleşmiş medeniyet birikiminin bir süre görünmez olsa da kaybolmayacağını ve an gelip bir kıvılcım çaktığında o birikmiş kudretin yeniden ortaya çıkabileceğini anlatmış bize üstad...

O, 'hata yapan nesiller'in son halkasını Cumhuriyet Türkiye'si oluşturuyordu, kuşkusuz.

Cumhuriyetin kurulmasının hemen ardından, Cumhuriyeti kuran kadro bütün yapılanmasını istiklalini kazanmak için savaştığı kişilere benzemek üzerine kurdu. Bu saçma sapan, öykünmeci, münafıkça anlayış, yeni inşa ettiği yapının vasıflarını halka anlatarak rızasını almak yerine, eskiye ait ne varsa yasaklayarak yeniyi zorla tedavüle sokmak istedi.

Muhsin Kızılkaya, 19 Ocak Pazar günü Habertürk'teki yazısında Cumhuriyetin -sadece- Kürtlerin dilini yasakladığını söylese de Cumhuriyet, başta resmi dil ilan ettiği Türkçe dahil -dilde sadeleştirme ve Harf Devrimi- yeni devletin vatandaşlarına 'an'da var olan her şeyi yasaklamıştı...

Ne var ki; ne kadar yasaklanırsa yasaklansın o 'var olan ve birikmiş olan kudret' hiçbir zaman tamamen kaybolmamış, sadece küllenmişti...

Uygun zamanın gelmesiyle, uygun zaviyeden esen rüzgarla o küller kalkmıştır, altındaki kor görülmüştür. Yeni dünya Türkiye'yi büyük olmaya zorlamaktadır...

Hani hep deriz ya, 'Türkiye Son Kale'dir diye... öyleyse -ki öyledir- Son kale; ya içindekilerle beraber kendine umut bağlayan herkesin kurtuluşuna vesile olacak bir direniş ortaya koyacak;

Ya da düşecek, son kale de yıkılacak ve son ümitler de sönecektir.

Unutmamak lazım; "Mazide ne kadar geriye giderse, atide de o kadar ileri işler akıl..." (Taşansu Türker, Hariciye Konseri)

3

Kuşkusuz Türkiye'nin yükselmesi sadece Askeri ve siyasi hadiselere tasrih edilemez.

Türkiye, geçen kısa zaman içinde bağımsızlığın olmazsa olmaz şartı sayılabilecek Savunma Sanayindeki gelişmesini en son Baykar'ın uzaya fırlattığı Fergani uydusuyla tamamlamıştır, diyebilirsiniz...