Mescitlerimizden ne haber
1
Her ne kadar o muazzam İslam külliyatı, Hz. Peygamber'in "Yeryüzü bana mescit kılındı" hadisini; Müslümanların, temiz olmak şartıyla, dünyanın her tarafında, dağda, ovada, bayırda, düzde ve diğer dinlere ait mabetlerde ibadet edebileceği şeklinde yorumlasa da;
Bize göre bu kutlu söz, siyasi bir söylemdir, siyasi bir hedef göstermektedir.
Şöyle ki; bir yerde ibadet edilebilmesi yani oranın mescide dönüşebilmesi için, temizliğinin yanındaötesinde güvenilir olması gerekir.
Öyleyse; yeryüzünün peygambereMüslümanlara mescit kılınması, o yeryüzünün Müslümanlar için güvenilir, huzur içinde, yarınlarından emin, yaşanabilir beldeler olmasını icap
ettirir...
Dahası; Bakara193. Ayetinde de bildirdiğine göre; (yeryüzünde) "fitne kalkıncaya" kadar yani yeryüzünün tamamında herkes için temel insan haklarını sağlayan bir düzen kuruluncaya, adalet hakim oluncaya, ferdi özgürlükler tanınıncaya kadar; bunları engellemeye veya bozmaya çalışanlara karşı bütün Müslümanlara savaşmücadele emredilmektedir...
2
Bugün, Gazze'de, Müslümanlar için alnını secdeye koyacak kadar dahi güvenli bir toprak parçası olmadığı gibi;
Nesillerinin devamını temin etme hakkı başta olmak üzere temel insan haklarının tamamından mahrum vaziyettedirler.
Demem o ki; Gazzeli için yeryüzünde mescit kalmamıştır...
Öyleyse; ümmetin bir kısmı için yeryüzünün mescit olma özelliği kalmamış, güven duygusu tedavülden kaldırılmış, her tarafı haramiler zapt etmiş ise;