Meğer genetikmiş

1

Lümpenliği daha çok, çevreden alçak seviyeli bir eğitimle edinilen (burada alçak kelimesi bir kalite işareti olarak kullanılmıştır) şahsi bir hal olarak düşünürdüm.

İmamoğlu'nun babası vakasında gördük ki durum öyle değilmiş; lümpenlik genetikkalıtımsalailevi bir halmiş...

Dekora aldanmayın, bayram namazını ve camiyi geleneksel bir ritüel olarak görün ve okuyun; İmamoğlu'nun babası bayram namazı sonrası öyle bir beddua ediyor ki;

Bir taraftan dua diye başlayıp, bedduaya geçerken lümpenliğini ortaya koyarken, öte yandan ettiği duanın formu ve teklemeden o formu dillendirmesiyle şaşırtıyor.

Şöyle ki; söz konusu beddua formu, öyle bir lümpenin kuracağı bir form olamaz;

Tam da bu noktada Gaffar Yakınca'nın söylediklerini hatırlamakta fayda var;

Ne demişti, mealen; bizim geleneğimizde, literatürümüzde, tarihimizde, coğrafyamızda, masallarımızda, hikayelerimizde, ağıtlarımızda, müktesebatımızda böyle bir beddua biçimi yok. Peki nedir öyleyse bunun kaynağı, aslı-astarı..

2

Baba İmamoğlu vakası vesilesiyle yine gördük ki; lümpenlik gibi ahlaksızlıkta kalıtımsal bir şeymiş...

1991 yılında oğul İmamoğlu henüz yirmi yaşında, yirmi yaşında bir delikanlı. Tek başına, Türkiye'de iki yıllık yüksekokullar dahil hiçbir üniversiteye girecek bir puan alamamış bir delikanlı, öyle, önce yurtdışından sınavsız girilen bir okula kayıt yaptırmayı, sonra hiçbir şartı tutmamasına rağmen Türkiye'nin en saygın üniversitelerinden birine yatay geçiş yapmayı beceremez...

Bu geçiş; a- parayla olmuştur, b- torpille olmuştur.

Yirmi yaşındaki bir delikanlı kendi başına bunların ikisine de sahip olamazbiriktiremez.

Babadan kalma, baba sayesinde hazır olarak elinin altında bulunsa da tek başına böyle bir usulsüzlüğü, katakulliyi, yolsuzluğu, ahlaksızlığı irtikap edemez;

Mutlaka elinden tutan, ona yol gösteren birisi olmalıdır.