Holokost safsatası6

13

Amerikalı Yahudiler Holokost'u iki sütunla takviye ederler.

Birincisi: Holokost, Yahudi olmayanların, Yahudilere duydukları mantıksız ve sonu gelmez nefretin doruk noktasıdır.

İkincisi: Holokost kayıtsız şartsız benzeri olmayan bir olaydır. İnsanlık tarihinde bir benzeri yaşanmamıştır.

Holokost'un benzersiz olma iddiası aslında Yahudilerin benzersizliğinin sonucudur.

ABD'de Holokost edebiyatının kurucularından sayılan Elie Wiesel bu durumu şöyle açıklamakta:

"Yahudiler benzersizdir. Öyleyse Yahudilerin çektiği çile de benzersizdir.

Yahudi olmayanlar doğuştan suçludur. Oysa Yahudiler doğuştan suçsuzdur. Öyleyse doğuştan suçlu olana karşı doğuştan masum olanın savunulması kaçınılmazdır, hatta görevdir.

Yahudi olmayanların her zaman Yahudileri öldürmek gibi bir niyetleri olduğuna göre; Yahudiler de kendilerini korumak için her şeyi yapmaya hakları vardır. Saldırı, işkence, cinayet... her şey meşru müdafaaya girer...

Holokost'u mantıksal olarak anlamaya çalışmak onu inkar etmektir, Holokost'u çekilen diğer çileler ile karşılaştırmak tüm Yahudi tarihine ihanet etmektir..."

Wiesel'in ilkelerini belirlediği ve temellerini attığı Holokost edebiyatı büyük bir külliyet oluştururken iki isim ve iki kitap öne çıkar.

Bunlardan birincisi Jerzy Kosinski ve kitabı Boyalı Kuş'tur. Kitap Polonya köylülerinin Yahudilere yaptığı zulmü anlatmaktadır... Yayınlanır yayınlanmaz kitap öyle sansasyonel bir ilgi görür ki milyonlarca satış yapar ve birçok yabancı dile tercüme edilir.

İkincisi Binjamin Wilkomirski ve Kitabı Frangments'tir.

Bu kitapta yazar çocukken, Almanya'da toplama kamplarında başından geçenleri anlattığını söyler. O da büyük bir ilgiyle karşılaşır...

Hani başlarken; Holokost'un abartı ve hatta yalan üzerine kurulduğunu söylemiştik ya...

Üzerinden çok zaman geçmeden Holokost edebiyatının baş yapıtları sayılan bu kitaplarda anlatılanlarında tamamen uydurma, yani yalan olduğu ortaya çıkar.

Kosinski'nin anlattığı gibi hiçbir zaman Polonyalılar Yahudilere zulmetmemişlerdir. Öyle ki Kosinski lehlerden özür dilemek mecburiyetinde kalır. Keza, çocukluğunun toplama kamplarında geçtiğini söyleyen Wilkomirski hayatının hiçbir zamanında Almanya'da yaşamamıştır.

Bu gerekçeler ortaya çıktıktan sonra savunma babında söylenebilen tek şey ise; bunlar romandır, romanların da hiçbir zaman yüzde yüz doğru olması gerekmez... ifadeleridir.

14

Edebiyatın yardımıyla 'entelektüel bir terörizme'