Gazze! Haşim'in şehri Gökhan'ın yarası 3

Bildiğiniz gibi, Yahudi ayrıcalığı kendine ve meşruiyetine 'insansız' olarak tanımladıkları Filistin topraklarını tanık gösterir.

Yunan mucizesi denilen şey de, sanki Avrupa kökenliymiş gibi algılansa da tamamıyla Asya kökenli olup İran, Verimli Hilal ve Anadolu mahreçlidir.

Hıristiyanlık gerek Pavlus'tan önceki haliyle gerek Pavlus'cu vasfıyla Anadoluludur, Verimli Hilal'den neşet etmiştir.

Bildiğimiz Greko-Roma medeniyeti de, kimi ciddi tarihi mülahazalara göre TedmürPalmira Krallığı'nın güncellenmesinde başka bir şey değildir. Ki Palmira; Akdeniz'den Hindistan'a kadar bütün yol ulaşım ağını, kültürlerin kucaklaşmasını ve ruhi alışverişleri düzenleyen bir başşehirdi...

Malumunuz bu kadim şehrin kalıntılarını Amerikan maşası DEAŞ'lılar yıkıp tarumar ettiler.

Palmira'nın içinde bulunduğu Verimli Hilal, daha sonra göreceğimiz, sınırlarla, surlarla ordularla korunan devletlerinmilletlerin aksine kendinden emin, dışarıdan gelecek hiçbir şeyden korkmayan 'açık bir toplum' örneğiydi.

(Bu bağlamda Osmanlı'nın incelenmesi bahsi diğer...)

Bu 'açık toplumların' kümeleştiği, yaşadığı yerler ise, Yunan'dan (Yunan şehir devletleri) binlerce yıl önce gerçekleşen 'Filistin Şehir Devletleri'dir.

Antiparantez ifade etmek gerekirse, George Soros ve Hocası Karl Popper belki de kurdukları Açık Toplum Vakıflarının ilhamını buradan almışlardı... Tabii ki deforme ederek...

Ne var ki buradaki şehir devletleri Yunan'daki gibi birbirleriyle savaşmıyor, birbirleriyle yardımlaşarak gelişiyorlardı...

Ve asıl önemlisi: Bu özellikleriyle Verimli Hilal ve onun ortasındaki Filistin, insanları Allah'a götürmek konusunda dünyanın başka yerlerinden çok daha fazla katkıda bulunan coğrafyaydı.

Bu topraklar, Nabi Avcı'nın Nörobiyolog Rupert Sheldrake'den alıntılayarak kavramsallaştırdığı 'Morfik Rezonans'a sahip beldelerdi...

Daha önce de ifade edildiği üzre Kenanlıların en belirgin ortak özelliği ise kullandıkları 'Sami dilleri'dir. Bu dilin bilinen en eski hali 'Aramice'dir.

Aramice ise hem Arapçanın hem de İbranicenin atasıdır...

Yeri gelmişken söylemeliyiz ki; İbraniler (Yahudiler) Kenan diyarınaFilistin'e çok sonraları M.Ö. 1100-1000 yıllarında gelmişlerdir.

Buraya gelmeden önce, Hz. Musa önderliğinde denizi geçmeden önce İbraniler, Mısır'da, yerleşik olmayan, çapulculuk yapan bir kavim olarak yaşıyordu.

Bu geliş malumunuz, hem kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de anlatılır (Musa'nın hikayesi) hem yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkmıştır...

Bu arada, bugün olup bitenlerin anlaşılmasına katkı olur umuduyla iki hususun altını çizmeyi önemsediğimi söylemeliyim.

Birincisi; Hani kahinler Firavun'a; bugünlerde doğacak bir erkek çocuk saltanatını yıkacak demişlerdi de Firavun da bu defa bütün erkek çocukları öldürüyordu ya... Ama her şeye rağmen Musa yaşar ve Firavun'un karşısına dikilir ve sonunda helak olmasına vesile olur.

Tıpkı onun gibi; bugünkü İsrail devleti de kendini korumak için bir taraftan Holokost'u bir taraftan antisemitizmi kullanarak ve başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere nice devletlerin siyasi gücünü ve yüksek teknolojik imkanlarını ardına takarak kendine yöneltilecek bütün eleştirileri bastırmaya çalışıyor ya, fakat buna rağmen