Din-Medeniyet-Kültür 2
Cuma günkü kaldığımız yerden devam edersek;
1
"Bir gün, Afet İnan Hanım, Mustafa Kemal'e Batı kaynaklarının Türklerin sarı ırk ile yakınlıklarını anlatan bir ya da birkaç yazı gösterir. Mustafa Kemal'in bu duruma canı sıkılır, şimdi modernleşme ve Batı kültürüne yakınlaşma süreci içinde olduklarını ve Türklerin her zamankinden fazla sarı ırktan uzak, beyaz ırka yakın görünmeleri gerektiğini söyler, kendisinden bu durumu kanıtlayacak bir şeyler yapmasını ister... Böylece Afet İnan Hanım 'Türk Tarih Tezi'ni yazmakla vazifelendirilir." (Büşra Eraslanlı'dan nakille Şenol Teber, Tutunamayanların Politik Psikolojisi)
Afet İnan Mustafa Kemal'in bu vazifelendirmesini o kadar ciddiye alır ki; Türk Tarih Tezi Komisyonu'nun başkanı olur ve 1932 yılında toplanan Birinci Türk Tarih Tezi Konferans'ının açılış konuşmasını o yapar. Artık Türklerin, 19850'lerden itibaren üstün beyaz ırk anlamında kullanılan şekliyle (Hint-Avrupa) Aryan ırklardan biri olduğunu savunmaya başlar.
Daha sonra söylediklerine kendisi de inanmış olacak ki, kızına AriArı ismini koymuştur.
2
Bir literatür taraması yaptığımızda görülecektir ki;
Abdülhamid'in açtığı okullarda yetişen birçokları gibi Mustafa Kemal de pozitivistmateryalist bir dünya görüşüne sahiptir.
Ancak M. Kemal'in pozitivistliği, kavramın asli tanımından uzak kendine has bir versiyondur.
Türkçeye 'olgucuk' olarak çevrilen pozitivizmin en karakteristik vasfı olan tecrübe edilebilirliği ve gözlemlenebilirliği nedeniyle var olanı esas kabul edip, anda var olanı, olması gereken olarak görmesidir.