Devlet yapsın

1

Hani, anlatılır ya;

Adamın biri Doğu'ya yaptığı bir gezi sırasında uğradığı bir köyde:

Ya hu! Görüyorum ki suyunuz da var. Peki etrafta niye bir tane bile ağaç yok... diye sorar.

Cevaben; doğru söylersin! Ama devlet dikmedi ki... der köylüler...

Bizzat yaşadım;

Bizim köy (Terziali) kasabaya (Görele) 7,5-8 km'dir. 60'lı yıllarda köylüler (dinamit hariç) devletten hiç yardım almaksızın, köyü kasabaya bağlayan yolu (araç için) kazma kürekle açmışlardı.

Buna karşılık;

Geçen sene; yolda bir su gideri tıkanmış, yağmur suları yolun yüzeyinden akıyordu. Bunu niye açmıyorsunuz.. diye sorduğumuzda köy hizmetlerine bildirdiklerini, ama hala gelip açmadıklarını söyledi komşular.

Oysa, iki kişi, o menfezi, bir, bilemedin iki saatte açardı.

2

Epey zaman önceydi.

Bir TV programında Ak Parti - Entelektüeller ilişkisini konuşuyorduk.

Sözün dönüp dolaşıp geldiği bir yerde;

Ak Parti, kendisini 70, 80, 90'lı yıllarda İslamcı entelektüellerin üretimi, birikimi üzerine inşa etti. Bu cümlenin devamı olarak benden; ama bugün entelektüel üretim aynı seviyede devam etmiyor, zayıfladı... kabilinde bir cümle bekliyor olabilirsiniz. Hayır, öyle bir cümle kurmayacağım. Çünkü geldiğimiz noktada entelektüel üretim neredeyse hiç kalmadı... demiştim ve devam etmiştim; haklı olarak sorabilirsiniz; o yıllarda entelektüel üretime katılanların kahir ekseriyeti halen hayatta olmalı, buna rağmen neden entelektüel üretim dursun ki.. Doğru söylüyorsunuz... diye devam etmiştim; lakin o sözünü ettiğimiz insanlar, mesela benim gibi, siyasette bir mevzi elde ettiler, dolayısıyla entelektüel sahadan/üretimden çekilmiş oldular; dışarıda kalanlar ise, kendi istekleriyle, bilinçli ve iradi bir biçimde dışarıda kalmayıp, siyasette bir mevki elde etmeyi beceremediklerinden dolayı dışarıda kaldıklarından ve biz niye dışarıda kaldık diye dövünüp, şikayetlenip durduklarından dolayı onlar da dişe dokunur herhangi bir entelektüel üretimde bulunamıyorlar... demiştik.

3

Ne kadar karşı çıkmış olsak da;

Rejimin mekteplerinde okuduğumuz için zihnimizin maruz kaldığı nakısalar nedeniyle ve devletin çerçevesini çizdiği sosyoloji tarafından kodlandığımız için olsa gerek, bugün bizde her şey gibi kültürel, entelektüel üretimi devletten/siyasetten bekliyoruz. Sanki, Cumhuriyet ile beraber kurulan jakoben devletin her şeyi yukarıdan aşağıya bastırması gibi...

Oysa, devlet/siyaset bu tür üretimlerde bulunamaz; bulunmamalı da üstelik.

Siyaset bu noktada sadece bir tüketicidir.