Bu kan, o kan değil miymiş

1

İbni Haldun'un meşhur 'taze kan' metaforunu büyük çoğunluk mecaz olarak okurken;

Bir kısım insanlar ise literallafzi bir okumayla; Üstad kan diyorsa o kandır işte, damarlarımızdan akan kan... demişlerdir.

Devletinorganizmanın ömrünü uzatacak, yeniden dirilmesine vesile olacak kanın damardan akması savaş yoluyla olur... onlara göre.

2

15 Temmuz hain darbe girişimi atlatıldıktan, büyük travmanın yıkıcı etkisi nispeten azaldıktan, şaşkınlığımız yavaş yavaş yerini sükûnete terk etmeye başladıktan, şehitlerimize ve gazilerimize karşı ertelenemez görevlerimizisorumluluğumuzu yerine getirdikten sonra;

Çok düşündüm;

Acaba 252 şehitten ve binlerce yaralının damarlarından dökülen kan;

Ak Parti için, dolayısıyla Türkiye için 'taze kan' olacak mı... diye.

Çünkü her şey Üstad'ın çerçevesini çizdiği modele uygun görülüyordu.

Ne diyordu Üstad; bir kez daha hatırlayalım:

Devletlerin ömrü dört safhadan oluşur. (Doğum, büyüme, yaşlanma, ölüm.) Bu dört merhalenin süresi 120 yıldır... (Bugün baktığımız yerden rahatlıkla söyleyebiliriz ki; 120 yıl sembolikfarazi bir şeydir) Sonra da ilave eder; bu mahdutbelirlenmiş ömür kesin ve kat'i değildir. Şayet sisteme taze kan girerse bu ömür uzar...

3

Aradan sekiz yıl geçti.

Geriye dönüp baktığımızda;

15 Temmuz'un Ak Parti için 'taze kan' işlevi gördüğüne dair hiçbir veri yok elimizde.

Yani 15 Temmuz anlık bir şeymiş sanki, olmuş ve bitmiş...

Baksanıza; aradan bunca yıl geçmesine rağmen 15 Temmuz'un ne bir şiiri ne romanı ne destanı yazıldı ne de doğru dürüst, eli ağzı düzgün bir filmi çekildi...