BİR DURABİLSEK

Şuayb Ordu'ya...

elma leğeninde çiğnenirken hayat

yırtılır duvarları zihnin

ıhlamurun gölgesine verip sırtımı

cevaplarım var, sorulardan ayrı

kurumuş dudağın anahtarı bende

cam duvarların sıcağında yavrucak

yaş toprağı kurutur mu göğsünde

annemin ciğerindeki telaş

devasıyla yakarken saçlarını

incecik bileğini deşen kızlar

selasına vah düşürmeden evvel

parklarda yoklamadan düşürür akranları

kendimi sakındığım kader

yakalar boğazından babasını

koşturur koridorda yavrucak

Şuayb yelken şişirir İskenderiye'ye

şen şakrak damladıkça vakit

şekerlenir tarih