'Akılcılık' akıllıca mı 'Akılcılar' akıllı mı

1

İmam Maturidi'ye göre;

Hayat üç şeyle kaimdir. 1- Samimiyet (ilahi hitap) 2- Akliyat (Akıl yoluyla bilmek) 3- Hissiyat (Duyularla bilmek)

Akıl; Allah'ın insanoğluna verdiği en yüce emanettir.

Aklın kaynağı kalptir. Biz imanı tarif ederken 'kalp ile tasdik' dediğimizde, akıl yürütmeyle imanı kastetmiş oluruz.

Kalpten neşet etmesiyle akıl; ahlaki bir karakter taşımaktadır. Aynı zamanda bu vasfıyla akıl sadece gavurcadaki 'intellect'in karşılığı değildir. Akletme yalnız zihni bir ameliye olmayıp aşkın ve metafizik alanlara da uzanan bir kabiliyettir.

Akıl; alemin bir cüzüdür; dolayısıyla eksiktir, yani idrak kabiliyeti eksik olup her şeyi bilemez. Bu yönüyle akıl kendi keyfiyetini ve mahiyetini açıklamakta yetersizdir.

Akıl; 'şahit' (görülen-bilinen) alemi bildiği kadar gaip (metafizik-aşkın) alemlerle ilgili çıkarsamalarda bulunabilir.

Allah "... şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve akıllar verdi." (Nahl/78)

2

'Akılcılık' akıllı işi değildir.

Zira; 'akılcılar' akıllıca davranmak yerine, aklı yücelterek ilk düğmeyi yanlış iliklemişlerdir. Tabii ki yücelttikleri akıl, her akılcının kendi aklıdır.

Oysa; hangi disiplinin dürbününden bakarsak bakalım, neredeyse bütün akılcılar/kendi aklını yüceltenler megalomani, narsistlik, kişisel bozukluklar gibi hastalıklarla maluldürler. Aynı zamanda katı, sert, kıyıcı ve acımasızlardır.

Tarihte bunun binlerce/milyonlarca örneği vardır. O kadar ki; mesela Abbasilerin bir döneminde iktidara hakim olan Mutezile, sadece 'Kur'an gayri mahluktur' diyen mezhep imamı Ahmet bin Hanbel'e ve benzer birçok kişiye ağır işkenceler uygulamıştır.