AK Parti'nin kuruluşunun 23. yıldönümü vesilesiyle; 'büyük', aynı zamanda tehlikelidir...

İbn-i Haldun: Bir devletin gücü ve ömrü asabiyesinin miktarıncadır.

1

Üstad'a göre, bir devlet fetihler yoluyla toprağını genişlettiğinde, bu fethin devletin gücünü artırması için, fethedilen yerlere kendinden (asabiyesinden) yöneticiler atamalı, hatta nüfus transferinde bulunmalı.

Bu minval üzre, yerleştirecekgörevlendirecek asabiyesi olduğu sürece her fetih devletin büyüklüğüne büyüklük katar...

Lakin; an gelir ki, yeni fethedilen yerlere atanacakyerleştirecek asabiyet kalmaz; işte o an, en güçlübüyük görülen an; zayıflamanın, giderek yıkılmanın başladığı andır... der üstat...

Son fethedilen topraklar elden çıkar önce, sonra halka halka, merkeze doğru ilerler kayıplar...

Ve 'son' mukadder olur.

2

Malumunuz; İbn-i Haldun'a göre iki türlü asabiyet vardır.

Bir: Irka, kavme dayalı asabiyet (nesep asabiyeti)

İki: Belli bir amaca dayalı asabiyet (sebep asabiyeti)

3

İbn-i Haldun'un devlet üzerinden modellediği formülasyonu biz bütün sosyal organizmalar, dolayısıyla partiler hakkında da kullanabiliriz.

4

AK Parti, başlangıçta, belli bir amaç etrafında toplanmış, yani 'sebep asabiyeti' oluşturmuş bir kadro tarafından kuruldu.

Asabiyesi çok güçlü olduğu için de (ülkenin şartları ayrı bir bahis) kuruluşundan 15 ay sonra yapılan seçimde tek başına iktidar oldu.

Kasım 2003 seçiminde AK Parti'nin aldığı oyun neredeyse tamamı kurucuların asabiyesine katılansahip çıkan insanların oyuydu. Yani AK Parti'nin elde ettiği tüm mevzilere görevlendireceğiyerleştireceği kendisielemanları vardı.

Lakin; seçimlerden tek başına hükümet kuracak bir çoğunlukla çıkmasına rağmen, askeri ve sivil bürokrasinin AK Parti'ye iktidarı vermemek için yaptıkları, (asabiyet vardı fakat demek ki dışardan güçlü görünmüyordu) en son teamüllere aykırı olarak cumhurbaşkanının AK Parti'ye seçtirilmemesi gibi mağduriyetler nedeniyle 2007 seçimlerinde AK Parti'nin aldığı neredeyse 50 oy, asabiyesinin gücünümiktarını aşan bir oydu.