Ahlaksız devlet mi istenen...
1
Sanki üzerinde bir konsensus varmış gibi...
Kimi ki; TV ekranlarında dış politika ile ilgili bir şeyler anlatmaya çalışıyor, laf dönüp dolaşıp; "Uluslararası ilişkilerde dost-düşman yoktur, ülkelerin çıkarları vardır..." cümlesine çıpa atıyor.
O her şeyi bilen anlatıcıanalistgazeteciuzman... O cümleyi söyleyerek meselenin künhüne vakıf olduğunu göstermiş oluyor kendince...
Oysa bu düpedüz bir ahlaksızlık övgüsüdür.
Devletlere böyle davranmasını önermek, onlardan düpedüz ahlaksızlık yapmalarını istemekten başka bir şey değildir.
Her çıkara ulaşmak için her şey mubah sayacaksın, hiçbir ilken olmayacak, bir öngörü veya önret bulunmayacak önünde, geçmiş ve gelecek seni hiç ilgilendirmeyecek... Sadece anı düşüneceksin, dün öyle bugün böyle davranacaksın... Diğerleri sana bakarak bir öngörüde bulunamayacaklarmış, haklı ve haksız kavramları anlamsızlaşıyormuş, dost-düşman kavramları lügatlerden silinecekmiş... Hiç önemli değil; yeter ki çıkar olsun.
Böyle davranarak ahlaksızlığı normalleştirebilirmişiz ve hatta kurumsal bir yapıya kavuşmasına neden olurmuşuz; ne gam...
2
Yukarıdaki çıkarımda bulunanlar pek de haksız sayılmazlar. Gerçekten de dünya devletlerinin kahir ekseriyeti çıkara dayalı ahlaksız bir dış politika yürütürler.
Bu hususta neredeyse tek istisna Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir.
Türkiye ne Azerbaycan-Karabağ'da, ne Libya'da, ne Irak'ta, ne Suriye'de, ne Somali'de... olup-bitenlere doğrudan müdahil olmasına rağmen, hiç ileri atılmadı, bayrak gösterme derdine düşmedi, hep geride kalmaya dikkat etti, o ülkelerin insanlarınıyapılarını rencide etmemek için azami gayret gösterdi...
3
Devlet öyle davranadursun. Ben bir fert olarak duygu ve düşüncelerimi hiç ketmetmeden söyleyebilirim;
Suriye'de, son SDG meselesi de göstermiştir ki; Türkiye bu kez ABD'ye rağmen, daha doğrusu ABD'ye kanırta kanırta kabul ettirerek, Suriye devriminin devlet olma yolunda önemli bir engeli aşmasına imkan sağlamıştır.