'Ahlaki sermaye'

1

'Holokost Safsatası'nı anlatırken; özellikle 1973'lerden sonra, Amerikalı Yahudi entelektüellerin Holokost'u yeniden üreterek yükseltmeleri sonucu, Yahudilerin bir nevi 'ahlaki bir sermaye' elde ettiklerinden bahsetmiştik.

Yahudi İsrail devletinin bu sermayeye yaslanarak, on yıllar boyunca Filistinlilere nasıl zulmettiğini, bu bapta alınan Birleşmiş Milletler kararlarını nasıl yok saydıklarını, nasıl pervasız ve patavatsızca sağa sola saldırdıklarını biliyoruz.

Öyle ki; şımarık Yahudi devleti İsrail ne yaparsa yapsın bu sermaye hiç eksilmiyor, hiç bitmiyordu.

Ta ki; 7 Ekim sabahı Kassam Tugayları'nın Aksa Tufanı hareketi başlayıncaya kadar...

Aksa Tufanı hareketini salt bir askeri operasyon olarak anlamak ya da söz konusu hurucun kaçınılmazlığı üzerine görüşler, tezler geliştirmek; onu yeterince anlamamak demektir...

Aksa Tufanı her şeyden önce bir çığlıktır. Yıllar içinde üst üste binen iç karartıcı ve bunaltıcı karanlık katmanlara karşı, yaşama refleksiyle koyuverilmiş bir çığlık.

Boğazı sıkılmış bir adamın son nefesine anlam katmak için salıverdiği nefesin sese dönüşmesiydi o çığlık.

Kim nerden bilecekti; o masum çığlığın, menevişlenmiş bir çeliğin alazında keskin bir kılıca dönüşerek uzun bir süredir insanlığın üzerine çöken Batı emperyalizmini parçalayıp, lime lime edeceğini...

Sonrası ölüme, hayata ve insan olmaya dair şeyler işte...

2

Sanırım cibilliyetleri gereği, makul ve normal olamıyorlar, sürekli anomali halinde ve sürekli tedirginlik içinde yaşamak, bir yaşam biçimine dönüşmüş onlar için.

1945'den itibaren 80 yıla mütecaviz bir zaman dilimi içinde, bunca emek vererek, bolca para harcayarak, fakat çoğunlukla desiseyle, hileyle; bilimle, filimle; abartarak, bozarak, bükerek oluşturdukları o sermaye, ahlaki siyasi sermaye, şunun şurasında, geçen üç aylık sürede tuzla buz oldu.