Vakit nakittir, 4 yılı heba etmeyelim

Demokrasimizin geldiği olgunluk seviyesini bir kez daha ortaya koyan bir seçimi daha nihayet geride bıraktık. Her seçim gibi bunun da tarihi sonuçları oldu. Bütün bunları konuşacak çok zamanımız olacak. 10 ay içinde kurulan (ikinci turla birlikte) üç sandıktan çıkan manzarayı herkes ideolojisine, çıkarlarına, inançlarına, temennilerine ve hatta kızgınlık- kırgınlıklarına göre değerlendirecek. Vatandaşın farklı partilere, farklı yetki ve sorumluluklar verdiği ilginç bir tablo ile karşı karşıyayız. Kim bilir belki de hep özlediğimiz toplumsal barış için muazzam bir fırsat geçmiştir elimize. Benim temennim oluşan yeni ortamın, uzun zamandır ülkemizi içten içe kemiren ve gittikçe tehlikeli bir hal alan toplumsal kutuplaşma zehrinden bizi kurtarması. Bunun için yapmamız gereken hepimizin ama hepimizin işlerimize dört elle sarılıp, her zaman olduğu gibi çok çalışmak olmalı.
En başta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın balkon konuşmasında da vurguladığı terörü, artık ülke gündeminden sonsuza kadar çıkarmak zorundayız. Alım gücümüzü artırmak ve uluslararası rekabette güçlenmek için başta enflasyonla mücadele olmak üzere yatırım ortamını iyileştirme, daha fazla doğrudan yeni yatırım çekme, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli üretim ve maliyet artışları gibi büyük meselelerin masada olduğu yoğun bir ekonomi gündemimiz var.
Bütün bunların ve daha fazlasının çözümünde erken seçimi çare olarak görenlere birkaç hatırlatma yapmalıyım. AK Parti'yi tek başına iktidara taşıyan Kasım 2002 seçimlerinden bu yana 9'u genel, 5'i yerel seçimler ve 3'ü de referandum için olmak üzere tam 17 kez sandık başına gittik. 22 yıldır devam eden yoğun ve yorucu bir seçim maratonu içindeydik. Sadece sandık başında değil darbeler ve tapelerle yürütülen operasyonları da unutmamak gerek.
Tüm bunların oluşturduğu gerilimli ortamı şimdi geride bırakmak için önümüzde bir fırsat penceresi açıldı. Seçim sonuçlarıyla ilgili iş dünyası örgütlerinden gelen açıklamalarda iki ortak nokta dikkatimi çekti.