Timsah gözyaşları ile yeşil badana ilişkisi

Bu köşenin düzenli takipçileri, her fırsatta sürdürülebilirlik konusunu yazmaya, gündemde tutmaya çalıştığımı bilirler. Geleceğimizi sürdürülebilirlik çerçevesinde gördüğüm için özellikle şirketlerin başarılı örneklerini, ilham veren hikayelerini paylaşmanın faydasına inanıyorum çünkü. Sürdürülebilirliği de tıpkı her canlının ölünce toprağa karışıp yok olması gibi, atıklarının da bu şekilde yok olması için her bireyin, her şirketin kendi sorumluluğunu alması şeklinde tanımlıyorum.
Böyle bir dünyada yaşadığınızı düşünsenize, sıfır karbon, sıfır zarar.
Oysa biz, geleceğe sadece kirlenmiş ve iklim dengesi bozulmuş bir dünya bırakıyoruz.
Ve ülkelerin çıkarları, güçlünün ikiyüzlülüğü öyle bir hal aldı ki; korkarım yangınlar, seller, kuraklık, kıtlık ve açlıktan başka bir şey bırakmayacağımız dünyanın geleceğinde, savaşlar başrolü oynayacak.
Bugün aslında sizinle Türkiye'nin önemli şirketlerinden birinin yıllardır yürüttüğü sürdürülebilirlik çalışmalarının umut veren sonuçlarını paylaşacaktım. Ancak biz evimizde dün gece rahat rahat uyurken sabaha kadar bombalanan şehirleri düşününce içimden böyle bir yazı yazmak gelmedi. Bunun yerine orantısız güçle masumların öldüğü savaşlar için egemen güçlerin akıttığı timsah gözyaşları ile sürdürülebilirlik adı altında global devlerin icat ettiği yeşil badana ilişkisinden söz edeceğim.
Uzun zamandır şüphelendiğim bu ilişkinin somut kanıtlarından birine geçen yıl Mısır'da gerçekleşen COP 27'de rastladık. Sanayileşme ve ekonomik gelişmişlik açısından durumu ve dolayısıyla karbon salınımına katkısı malum (çok az) olan Bangladeş, karşı karşıya kaldığı sellerle uğradığı zararın tazminini gelişmiş ülkelerden istedi. Önemli bir olaydı ve dünyada gündem oldu. Sonrasında da COP 27 sonuç bildirgesinde iklim felaketlerinin tazmini için bir fon (Kayıp ve Zarar Fonu) oluşturulmasına karar verildi. Bu da dünyada gündem oldu.
Ama sonuç, kocaman bir soru işareti.
Ne fonun, ne zaman, ne kadar, kim tarafından kurulacağı belliydi metinde ne de başka bir şey. Sadece tepkileri hafifletmek için muğlak ifadelerle bir gaz alma girişimi o kadar. Üstelik aradan bir koca yıl geçti ve hala bu fon için hiçbir adım atılmadı. Tıpkı 60 yıldır Filistin meselesinde yapıldığı