Daha önce 'Bazı sabahlar uyandığımda sosyal medyanın hayatımızdan tamamen çıkmış olmasını diliyorum' diye yazmıştım. Sosyal medyada giderek daha yakıcı hale gelen linç kültürü ile ilgili bir meseleyi ele alırken cesaretimi toplayıp böyle demiştim. Öyle ya sosyal medya o kadar kutsal bir mertebedeki olumsuz bir şey söylemek için cesaret gerek. Aslında biliyor musunuz; sosyal medya bugün dünyamızın hastalıklarına çare bulan ya da en azından arayan ortak IQ ile hareket ettiğimiz bir barış ve umut platformu olabilirdi. Ama maalesef onun yerine insanları anksiyete ve depresyona sürükledi. Bugün dünya nüfusunun yarısından fazlası en az bir sosyal medya platformunun kullanıcısı. Bu, sosyal medya kullanıcılarını dünyanın en büyük ulusu haline getiriyor. Şimdi düşünün her ne sebeple ve her nerede olursa olsun savaşa, silahlara hayır diyen, 5.5 milyar insan bir araya gelmiş olsaydı dünya nasıl bir yer olurdu. Aynı şekilde uyuşturucuya, çevreye zarar verenlere en ufak bir toleransı olmayan, güçlünün güçsüzü ezmesine izin vermeyen bir mekanizmanın kurulduğu, en kimsesizin bile haklarına sahip çıkılan bir sosyal medya ulusu kurulsaydı, en azından bunun için çaba gösterilseydi biz bugün hangi sorunları konuşuyor olurduk. Aslında 21. yüzyılın başında tüm bu teknolojiler hayatımızı değiştirirken bizim de dünyayı değiştirme şansımız vardı ama ne yazık ki biz bunu kaçırdık. Hem de 5.5 milyar kullanıcı olarak. Buna kim öncülük edebilirdi (siyasileri hiç aklınıza getirmeyin) tabi ki bu platformların sahipleri ve bizler. Sözüm sadece Meta ya da X'e değil (bugünlerin moda tabiri ile) veri sömürgecisi Google, Microsoft gibi tüm teknoloji titanlarını kast ediyorum. Dünyanın verisinin nasıl muazzam bir güç olduğunu fark ettiler ve bunu insanlığın yararına kullanmak yerine kendi karlarına odaklandılar. Bir yandan da kendi inançlarının, kendi ülkelerinin ve bir de gücü yetenlerin menfaatlerinin gereklerine göre kurallar koydular. Kimin terörist, kimin vatanperver olduğuna, neyin çocuk cinsel istismarı olduğuna, neyin olmadığına karar verdiler. Kendilerini devletler üstü görüp, işlerine geldiği gibi post sildiler ya da algoritmalarla bazı paylaşımları öne çıkardılar.
Şimdi gelelim bize, BTK'nın 2 Ağustos'ta başlattığı Instagram'a erişim engeli ile ilgili tartışmaları hayretle izliyorum. Evet hayretle. Çünkü BTK'nın bu engeli getirme gerekçesinde kullandığı kritik bir ifade var, katalog suçlar. Nedir bunlar Artık hepimiz aşina olduk. Peki, kritik meseleleri kapsayan katalog suçlar gerekçesiyle erişim engeli getirilen Instagram'ın ana şirketi Meta'dan konuyla ilgili bir açıklama var mı Hayır, en azından ben bulamadım. Yani erişim engelinin gelmesinin üzerinden