Çatısız fabrikalar tohum meselesi ve iklim krizi

Sürdürülebilir bir dünya için tarım, her şeyin başlangıcı ya da sonu olabilir... SABAH'ın bu yıl ikincisini gerçekleştirdiği Türkiye Çiftçi Zirvesi'nin bana göre en önemli çıkarımı buydu. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin onur konuğu olarak katıldığı ve Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği gıda krizinin çözümünde Türkiye'nin rolü dahil birçok konuda önemli açıklamalarda bulunduğu zirveden, aklımda en çok, başlıktaki bu üç konu kaldı. Tarım sektörünün ve çiftçilerin öncelikli konularının ele alındığı zirvede gündeme gelen çatısız fabrikalar (yani tarımsal alanlar), tohum savaşları ve iklim krizinin gıda güvenliğine etkisi, önümüzdeki dönemde küresel gündemin baş aktörleri olacak gibi. Eğer zamanında gerekli önlemleri almazsak. Açık söyleyeyim zirvenin sonunda gıdanın global ekonomi gündemini neden bu kadar meşgul ettiğini daha net anladım. Türkiye'nin tarımda zannettiğimden daha iyi durumda olduğunun farkına vardım. Tarım ve gıda şirketlerinin, bugünden attıkları adımlar beni umutlandırdı. Ancak başta sulama olmak üzere yapılacak çok işimiz var. Tohum ve gübre konusunda ise artık daha iyimserim. Tedarik zinciri, arz güvenliği, tarımın finansmanı, çiftçilerin desteklenmesi ve tarım sigortaları başta olmak üzere sektörün tüm boyutlarıyla ele alındığı Çiftçi Zirvesi'nin en önemli oturumlarından biri Sürdürülebilir Tarım paneliydi. Panelde konuşan Toros Tarımsal Sanayi CEO Hakan Göral'ı dinledikten sonra özellikle tohum ve gübre kullanımı konusunda bazı yanlış bildiğim konular olduğunu fark ettim. Göral, 1.4 milyon ton sertifikalı tohum kullanıldığımızı ve bu tohumların 1.1 milyon tonunun Türkiye'de üretildiğini söyledi. Bu rakamın 486 bin tonunun buğday tohumu olduğunu da hatırlatan Göral, "Türkiye tohumda da oldukça kendine yeterli bir ülke" diyerek, kafamdaki 'Türkiye'nin tohumda dışa bağımlı olduğu' yönündeki bilgi kirliliğini, bir anlamda temizledi. Ancak Göral'ın sözlerinin devamında ABD ve Almanya'nın dünyada 50 milyar dolar büyüklüğe sahip tohum sektörünün yüzde 60'ını elinde tuttuğuna ve bundan sonraki savaşların tohum savaşları olacağını ilişkin fütüristlerin tahminlerine dikkat çekmesi son derece düşündürücü.