Daha ilk gün çıkıp; "Bizim denetim yapma görevimiz yok. Burası bizim belediye sınırlarımız içerisinde değil" dedi Tanju Özcan. Aynı gün içerisinde Bolu Belediyesi'ne bağlı İtfaiye Müdürlüğünün yanan oteli denetlediğine dair hazırlanan (olumlu-olumsuz) resmi raporlar, otel ile belediye arasındaki yazışmalar vesaire ortaya saçıldı.
Milletin gözünün içine baka baka yalan söyledi. Hiç utanmadı hiç sıkılmadı. Üstelik bunları söylerken Bakan'a atfen 'alçakça' ifadesini kullandı...
Napolyon, savaşı kaybeden komutanına sorar: "Neden kaybettiniz.."
Komutan "bir çok sebebi var" der. Napolyon; "say bakalım" deyince komutan; "bir, barut bitti...." der. Napolyon; "tamam, gerisini saymana gerek yok" deyip komutanı gönderir...
Tanju Özcan 'bizim yetkimiz yok, yetki alanımızda değil' dedikten sonra ortaya çıkan raporlar her şeyi anlatıyor. Düpedüz yalan söylemiş. Bu kadarı yeterlidir.
'Denetleme', 'yetki', 'itfaiye', 'yangın', 'tüzük'.., her ne ise, gerisini Napolyon'nun komutanları gazeteciler akademisyenler ellerinde çubuklarla ekranlarda günlerce anlatacak zaten.
Biz salak olduğumuz için yine de soralım.
Yetkin olmadığı halde neden denetledin "Ben denetleyemem, benim belediye sınırlarım içerisinde değilsiniz" demedin
Bir de şöyle soralım.
Otelin içindeki 'kafe'ye yeterlilik belgesi verdin. Ama otele vermedin. Otel riskli, yangın tehdidi var, ama otelin içindeki (ya da bitişiğindeki) mekan güvenli!.. Otel yanıp kül olsa kafe sağlam kalacak, öyle mi
Son bir soru daha.
Otele yangın yeterlilik belgesi vermemişsin. Eksikleri tespit etmişsin. Otel de; "istemez" deyip belge talebini geri çekmiş. Verdiğin belgeye göre biliyorsun ki orada yangın çıksa insanlar ölecek. Peki bunu niye üst makamlara kurumlara savcılığa vesaireye bildirmedin
Başkan diyor ki; "Bildirmek gibi bir zorunluluk yok mevzuatta. Haberim yoktu, binlerce işim var. Haberim olsaydı savcılığa bildirirdim..."
"Haberi olmadığı" için vicdanı rahat başkanın.