Teknofest'le bin Bayraktar!..

Bizim nesil 'yerli malı' haftası kutlardı. Yerli malı olarak fasulye buğday nohut..vs artık evde ne bulursak okula götürürdük.

Öğretmenimiz 'yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı' sloganıyla yerli malın önemini anlatırdı. (Hoş, İspanyol nohutu ya da İngiliz fasulyesi yiyen biri de yoktu etrafımızda!..)

Blok flüt çalarak, milli günlerde şiir okuyarak, stadyumlarda sopalı çemberli gösterilere katılarak geçti bir ömür.

İlkokulda da; 'Ali yat, uyu uyu yat uyu' ile büyümüştük.

Dünyada sanayi devrimleri yaşanırken biz ve bizden önceki nesil böylece mutlu olduk!

Darbelerle ara rejimlerle hep cumhuriyeti kurtarmakla meşguldük.

Üstelik kara sabanla tarla sürerken başarıyorduk laikliği ve cumhuriyeti kurtarmayı.

Aynı dönemlerde eloğlu uzay teknolojisiyle meşguldü. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra darmadağın olmuş Avrupa, 1950'de jet motorlu uçaklara geçiş yapıyordu.

Hani hep diyoruz. 1981'de Anıtkabir'deki bayrağın çelik telini yerli olarak imal eden işadamına ödül vermişiz. Çelik tel imalatı çok büyük bir teknolojik başarı olarak görülmüş.

Dün Teknofest'e katıldık, canlı yayınımızı Adana'dan yaptık. Aklıma o yerli çelik tel geldi.

Çok büyük bir devrim gerçekleşmiş. Söylemesi bile çok havalı.

Bugün yazılımı yüzde yüz yerli olan kendi ürettiğimiz uydumuzu fırlatabiliyoruz.

Uzay Ajansı'nı kurmuşuz.

İHA ve SİHA'larda dünyanın zirvesindeyiz.

Yerli jet motorunu yaptık, geliştiriyoruz.