Saldırı var, saldırı var!..

Ankara'da saldırıya uğramıştı Kılıçdaroğlu.

"Terörün, şiddetin iyisi kötüsü dini imanı ideolojisi çizgisi mazereti olmaz. Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı şiddetle kınıyorum. Saldırganlar İnşallah bir an önce hak ettikleri cezaları alırlar..." demiştim ilk yazımda.

Amasız fakatsız.

Şimdi aynısını Özgür Özel için söylüyorum ve saldırıyı şiddetle kınıyorum. Çok geçmiş olsun Özgür Bey...

Ve gördük ki (zira çok şerbetliyiz) yine bu tür provokasyonlarla ülkeyi karıştırmaya, gerginliği arttırmaya çalışan çakal sürüsü devreye girdi...

Saldırgan sabıkalı, kendi çocuklarını öldürmüş gaddar vahşi biri. Bu tür pis işlerde kullanılabilecek bir profil. Örgüt bağlantısı bulamazsın, genellikle "meczubun teki" denilir geçilir vesaire...

Ama biz de çok şerbetliyiz. Biliriz ki saldırının hemen ardından kimdir, rengi, partisi, mezhebi, aidiyeti vesaire ortaya çıkar!..

Ve siyaseten kullanılır.

Klişedir ama çok doğru bir sorudur. "Böyle bir saldırı kimin işine yarar.."

Siyaseten kullanan, çıkar sağlayan, söylem geliştirenlere bakmak lazım.

CHP'li vekil Tanrıkulu'nun (saldırganın ambulansta) "'ben Osmanlı çocuğuyum' dediğini duydum..." demesi ne demek

Kardeşinin dediğine göre herif Atatürkçüymüş. Osmanlı çocuğu olunca n'oluyor peki.. N'apmak lazım yani..

Eko içeriden şöyle diyor; "Ülkeyi idare edenlerin şuursuz bir biçimde telef etmeyi konuştuğu yerde, böyle kendini bilmez alçaklara, provokatörlere gün doğar."

Kimse salağa yatmasın. Ortada kimsenin yutmayacağı açık bir provokasyon var ve Eko açıkça payandalığını yapıyor.

Özgür Özel ise; "Şu partinin mensubuymuş, bu partinin mensubuymuş' ne çıkarsa çıksın arkasından, sivil siyaseti savunmak, şiddeti dışlamak, konuşmak ve birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Kutuplaşmanın, keskinleşmenin, kimseye bir faydası yok." diyerek çok "isabetli" "doğru" bir duruş sergiledi. Tebrik ederim.