"Şaibeli kurultay" ile ilgili olarak; "Özel'e oy verme karşılığında bana şu kadar para verdiler, şu kadar parayı arkadaşlar arasında üleştirdim" diyor.
"İmamoğlu ve ekibi geldi Özgür'e oy vereceksiniz dedi" diyor.
"TBMM'de odada rüşvet pazarlığı yaptık" diyor.
"Şu kadarını şurada dağıttım, yer şurasıydı, o gün ve saatte kayıttaki kameralara bakılsın" diyor CHP'li il başkanı...
İyi bari!..
En azından bu itirafçıya göre CHP 'siyasetini' (rüşvet, satış, alışveriş.., vesaire) "Meclis" çatısı altında yapıyor.
Aynı pazarlıkların pavyonda da yapıldığı biliniyor.
Biz de CHP'lilerin yalancısıyız!
Ne kadar itirafçı ifşacı varsa CHP'li vekil, belediye başkanı, il ve ilçe başkanları, müdürleri, ortakları, danışmanları, şoförü, aşçısı, sıvacısı, çımacısı, alayı CHP'li...
Artık itirafçıları sayamıyoruz. CHP'nin de umrunda değil zaten.
Otomatiğe bağladılar. "Siyasi davadır", "sarayın kumpasıdır", "Atatürk'ün partisiyiz", "yargılayanın da anlını karışlarız", "biz çalabiliriz ama çalıyor diyemezsiniz!.."
CHP siyaseti bu, yerseniz!..
Hırsızları tanıyorlar, kendilerini biliyorlar.
Asansörde iki kişi varsa bir osurduğunda, her ikisi de kimin osurduğunu bilir!
***CHP'nin 'kodu' da 'modu' da budur.
Yukarıdaki yazıdan sonra belirtmek istedim.
Arada bir yapmayı seviyorlar arkadaşlar. Gereksiz CHP güzellemesi!
"CHP ne hale geldi"